Şanlıurfalı bir ailenin oğlu olan ve gay kimliği nedeniyle 'namus cinayeti'ne kurban gittiği öne sürülen Marmara Üniversitesi öğrencisi Ahmet Yıldız'ın hikâyesini, son mektubundan ve yakın arkadaşlarından öğrendik ..
- Ahmet Yıldız'ın yakın arkadaşıYusuf, gay'liği 'mahremiyet'olarak tanımlıyor. Kendisinievlendirmek isteyen ailesinikötü evlilikleri örnek göstererekrefüze ediyor.
- Diğer arkadaşı Yaşar iseyemek yemek, yürümek kadardoğal bulduğu gay'liğinigizlemekten yana. Evlilikgirişimlerine onun cevabı ise,"Kısmetse olur."
Ahmet Yıldız komşularına göre 'sessiz sedasız, kendi halinde' bir gençti, ama onu tanıyanlar aktivist bir eşcinsel olduğunu biliyorlardı. Hatta San Fransisco'da yapılan Eşcinseller Toplantısı'nda geçen yıl
Türkiye'yi temsil etmişti. Ama 15 Temmuz'da Üsküdar'ın Bulgurlu mahallesinde yaşanan bir gelişme bütün ezberleri bozdu. 26 yaşındaki genç, gittiği pastanenin önüne park eden bir aracın içinden açılan ateşle ağır yaralandı ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Ancak bu herhangi bir cinayetten çok farklıydı, çünkü ailesinin tek oğlu Ahmet geçen yıl ailesine cinsel kimliğini açıklamış ve hayatı tamamen değişmişti. Üstelik Adana'da yaşayan ailesi cenazesine günlerce sahip çıkmamış, yaşarken yalnız bırakılan Ahmet'in cesedi öldüğünde de kimsesiz kalmıştı, ta ki dayısı gelip Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'ndan cenazesini alana kadar. Ahmet Yıldız cinayeti Türk ve dünya medyasında 'İlk eşcinsel namus cinayeti' diye duyuruldu. Bu cinayeti kimlerin işlediği ya da azmettirdiği henüz soruşturma aşamasında ama gerek Ahmet Yıldız'ın 'Abi' takma adlı sevgilisi, gerekse onu 19 yaşından beri tanıyan ismi bizde gizli Yaşar ve Yusuf takma adlı arkadaşları, ailesinden aldığı tehditlerin şahidi. 'Abi' lakaplı sevgilisi, Ahmet Yıldız'ın geçen kasım ayında Üsküdar Savcılığı'na gidip suç duyurusunda bulunduğunu, Şanlıurfa kökenli büyük bir aşirete mensup olan ailesinin telefonlarını açmadığını anlatıyordu. Ailesinin evlerinin kapısına kadar geldiğin söyleyen 'Abi', şikâyet dilekçelerini dikkate almayan yasal mercilerin bu cinayetin sorumlusu olduğunu öne sürüyordu. Gay sitelerinde 'blackberry' nickini kullanan Ahmet Yıldız, cinsel kimliğiyle 10'lu yaşlarında tanışmış, daha o yaşta 'farklılığını' fark etmiş ve neden böyle olduğunu merak etmiş. Ölmeden önce yazdığı 'Yalan söyleme, maskeni çıkart ve onur duy' başlıklı mektupta bu özelliğini şöyle kaleme almış: "Benden yaşça büyük gay arkadaşlarıma en çok soru yönelttiğim konular; uzun ilişkilerini yürütürken karşılaştıkları zorluklar ve ebeveynlerine (eğer olmuşlarsa) out olduktan sonra onlarla geçirdikleri süreçlerdir."
AHMET'İN SON MEKTUBU
'Out' olmak Lezbiyen Gay Biseksüel Transeksüel Travesti (LGBTT) literatüründe aileye açılmak demekti ve Ahmet, arkadaşlarının deneyimlerinden kendi ailesinin out olunmaması gereken tipte bir aile olduğunu anlamıştı. Çünkü Rusya'ya meyve-sebze ihracatı yapan babası Doğulu bir Kürt ve annesi de İslamiyet'e çok bağlı yaşamayı tercih etmiş bir anneydi. Hatta onun bu dindarlığı erken dönemlerde Ahmet'i de etkilemiş ve çocuk Ahmet gayliğinin günah olduğunu düşünerek, bir süre dine yönelmiş, böylece cinsel kimliğinin değişeceğini ummuştu. Ama ne namaz ne oruç onu değiştirmemişti. Ahmet küpe takan erkeklere tepki veren, kısa etek giyen kadınlara namussuz gözüyle bakan ailesinin gay kimliğini daha çocuk yaşta fark ettiğini ama görmezden geldiğini anlatıyor: "Sürekli sorular sordular, sıkıştırdılar, araştırdılar. Cep telefonumu, bilgisayarımı kurcalamak, kardeşimle beraber yaşamaya zorlamak, kapılarımı dinlemek gibi, benzerlerini çok hatırlamak istemediğim birçok olay yaşadım. Özgürlüğümü elimden almaya çalışıyorlardı durumumu öğrenmek için." Bütün bu yaşananlar onu 'out' olma kararı vermeye itmiş ve öyle bir zaman gelmiş ki söylemek zorunda kalmış: "Söyledim. Babama. Telefonda. Şimdi bile kalp atışımı hızlandıran bir diyalogdu. Uzun zamandır gay olduğumdan emin olduğunu kardeşime söyleyen ve öğrenince bana neler neler! yapacağını söyleyen babam artık telefonda sadece şoke olmuştu. Günlerce birbirimizi aramadık." Üniversitede okurken, bir yandan da OKS'ye giren çocuklara özel ders veren ve öğrencilerinin yüzde 95'i sınavda başarılı olan Ahmet, ebeveynlerin çocuklarını istediği modele sokmak için ne gibi oyunlar oynayacağını, hangi maskeleri takacağını biliyordu. Sekiz ay kadar görüşmedi ailesiyle. Görüşmeden geçecek zamanda onların durumu kabullenmelerini bekledi. Ama inançları, örfleri ve ananeleri ahlâksal olayları kendi iç dünyalarında bile tartışmaya asla izin vermeyen cinstendi. En çok sevgiyi koz olarak kullanmaya çalıştılar. Onun durumuna üzüldüğü için işleri bozulan babası, durumunu kaldıramayan kardeşi, üzüntüden kilolar kaybeden annesinin durumundan bahsettiler. Son ataklarından biri ise doktor bulmak oldu. Babası gelecek onu doktora götürecekti ve tedavi olup, sağlığına kavuşacaktı. Onlara göre gay olmak hastalıktı: "Anlattım onlara. Gay olmak insanların ela gözleri olması, siyah saçları olması, kıllı olması, ayrık parmaklı veya birleşik parmaklı olması gibi genlerle taşınan bir özellikti." Bu gelişmeden sonra Ahmet Yıldız ailesiyle bir kez yüz yüze görüştü ve anladı ki onların inançlarına göre yaşaması, kendi mutluluğundan daha önemliydi. Görüşmesinden sonra silahlar doğrultuldu, SMS'ler geldi, aramaların ardı arkası kesilmedi. Ailesini kazanmak istemesine rağmen, yaşananlar Ahmet'i onlardan vazgeçme noktasına getirdi. Mektubunun son satırlarında ise yalandan kurtulduğu için onurlu olduğunu söylüyor, ancak arkadaşlarına anlayışsız ailelere açıklama yapmaktan kaçınmalarını öğütlüyordu.