Çocuklara İngilizce öğretemezseniz yandınız; zira çocuk oyun oyanayabilecek mi, eğlenecek mi, eve mutlu dönecek mi, bununla pek ilgilenen yok. Bu konuda direnen ve "Biz İngilizce eğitim vermiyoruz, çocuğunuzun yaratıcılığını geliştirecek oyunlar oynatıyoruz," diyen birçok yuva kapanmaktan son anda kurtulmuş. Sebep "İngilizce öğretiyoruz," demedikleri için diğerleriyle rekabet edememeleri. Hoş, diyen ne kadar öğretiyor o da kocaman bir soru işareti! Benim burada anlamadığım, insanların çocuklarına nasıl bir makine muamelesi yapabildikleri. Zavallı çocuklar günün yarısını belki de salıncakta sallanıp arkadaşlarıyla koşup oynayacakken, İngilizce dersiyle geçiriyor. Kaldı ki bunun çocukta aslında ne denli bir eksiğe yol açtığını eğitimciler de söylüyor. "Yarım günü İngilizceyle geçerken, çocuk o yaşta asıl ihtiyacı olan birçok şeyden mahrum kalıyor," diyorlar. Bu arada "Kızım-oğlum ille de İngilizce öğrensin," diye asıl tutturanlar ise anneler... Hatta öğretmen olan yakınım, bir annenin "Hafta sonu gittiğimiz yerde turistler vardı, ama oğlum onlarla hiç İngilizce konuşmadı, neden?" dediğini bile hatırlıyor. Sözüne ettiği çocuğu ise dört yaşında... Bir de evinde Türkçe kanal açmayan, çocuğuyla İngilizce, Fransızca her neyse konuşan anne-babalar var tabii. Onlardan hiç bahsetmiyorum. Dedim ya, annelik öyle kolay anlaşılır bir şey değil. Onun için hep en iyisi, en güzeli... Ama çocuğuna bir proje gibi bakanları da kabul etmek güç. Benim kızımın mutluluğu ve ruh sağlığı için yuva yuva gezeceğim kesin. Ama beş yaşında İngilizce Harry Potter okuyabilsin diye, kılımı kıpırdatmayacağımdan emin olabilirsiniz. Varsın yedi yaşında Türkçesini de okumasın! Okuyacağı vakte kendi karar verecektir.
Yayın tarihi: 26 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/26/ct/haber,3A8C4E08DB0141568EB2FC2BF275255C.html
Tüm hakları saklıdır.