Büyü de gel çocuk
Günler hızla akıp gidiyor... "Göreceksin, bir bakmışsın yürüyor," diyenlere hak vermek gerekiyormuş. Tabii benim kızımın yürümesine daha çok var ama yine de doğduğundan bu yana, yani sadece bir buçuk ay içinde çok büyük ilerleme kaydetti. Artık anlamlı anlamlı gözlerimin içine bakıyor, beni dinliyor, hoşuna gitmeyen bir şey olursa resmen öfkelenip tepki veriyor... En güzeli de çok ama çok tatlı gülümsüyor. Bunu görünce nasıl mest oluyorum anlatamam; hatta bazen gözlerim doluyor ve gözyaşlarıma engel olamıyorum. Sebebi ise mutluluk; onun güldüğünü, büyüdüğünü ve sağlıklı olduğunu görmek inanılmaz bir doygunluk ve huzur hissi veriyor bana. Sanki dünyada ondan başka hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş ve olmayacakmış gibi... Bu his eminim bir süre sonra yerini başka duygulara bırakacak. Bir anne olarak daha gerçekçi düşünmeye başlayacağım. Kendim için başka şey istemesem de onun için çok şey isteyecek ve çok daha fazla çalışacağım. Bu arada sabretmeyi de öğreneceğim. Çünkü gerçekten çocuk size hayatı ve kim olduğunuzu yeniden öğretiyor, dahası sizi terbiye ediyor. "Yapamam," dediğiniz şeyleri bile yaptırıyor hem de seve seve... Örneğin ben çocuk sahibi olmadan önce sabahın 06.00'sında güne gülümseyerek uyanıp, günlerce hiç sokağa çıkmadan evde vakit geçirebileceğime hiç inanmazdım. Meğer yapabiliyormuşum... Bebeğiyle vakit geçirmek büyük haz veriyormuş çünkü insana. Beni en çok şaşırtan da çoğu kez saçmalamak pahasına da olsa onunla konuşmaya çalışmam. Anlamadığını bile bile ona hikâyeler anlatıyorum. Evde tura çıkarıp bütün evi ve eşyaları tanıtıyorum. "Burası banyomuz, bu babanın kütüphanesi," diye. O da gözlerini fal taşı gibi açıp bakıyor sanki anlıyormuş gibi. Aslında doğru bir şey yapıyormuşum, geçtiğimiz hafta tanıştığım Amerikalı bir profesörden öğrendim. Bebeklerin beyin gelişimi için onlarla sürekli konuşmak gerekiyormuş. "İsterseniz 'bu çatal, bu kaşık' deyin ama ona bir şeyler söyleyin," diyordu profesör. Mümkün olduğunca gittiğimiz her yere de götürmeliymişiz bebeğimizi, markete bile. Bu onun zihnini geliştirir, zenginleştirirmiş. Anne-bebek teması ne kadar yakın olur, bebek annesinin kendisiyle ilgilendiğini, onun tarafından sevildiğini bilirse de o kadar sakin ve mutlu bir kişiliğe sahip olurmuş. Güven duymak ve sevilmek, hepimizin en temel ihtiyacı değil mi ki? Bu arada çok ama çok önemli bir detay da bebeğiniz hasta olduğunda panik olmamanızla ilgili. Sizin korkup endişelendiğinizde, o da bunu hissediyor çünkü. Bir huzursuzluğu ya da sancısı mı var, göğsünüze dayayıp sakin sakin okşayın ve her şeyin geçeceğini söyleyin. Yanınızda ve güvende olduğunu hissetsin. Ben ne yapıyorum biliyor musunuz? Emzirirken bile eliyle parmağıma tutunmasını sağlıyorum. En keyifli ve mutlu anında da yanında olacağımı bilsin diye. Büyümek kolay değil, bari anne olarak biz onlar için elimizden geleni yapalım!
Yayın tarihi: 28 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/28/ct/haber,314DB2864B304CBAA68250A561B6B196.html
Tüm hakları saklıdır.