Bir voodoo kraliçesinin rüyaları
New Orleans tarihinin en gizemli, korkutucu ve özgür isimlerinden biri, 'voodoo kraliçesi' olarak adlandırılan Marie Laveau'nun hayatı roman oldu: Voodoo Rüyaları piyasada.....
Kimi kaynaklara göre 1794'te, Fransız Devrimi'nden yalnızca beş yıl sonra, kimilerine göre ise 1801 yılında doğan Marie Laveau, New Orleans'ta voodoo ayinlerinin en tanınan ismi oldu. Adı, Batı Afrika'da, Nijerya'dan Gana'ya dek pek çok ülkede, ayrıca Dominik Cumhuriyeti, Brezilya ve Küba'da da çok sayıda inananı bulunan voodoo dininin yarattığı korku ve merakla özdeşleşmişti. Hayatı filmlere, kitaplara, hatta bilgisayar oyunlarına konu oldu. Tur rehberleri New Orleans'ı gezen turistleri Laveau'nun yattığı mezarlığı göstermeden otellerine geri döndürmedi. Mezarlığın bir köşesinde sessizce bekleyen karga ise, bir inanışa göre Laveau'nun yeniden hayata gelmiş haliydi.
15 ÇOCUĞU OLDU
Laveau doğumundan itibaren 'özgürdü'. Pek çok siyah insan zincirlerle yaşarken onun doğum belgesinde köle değil, özgür bir kadın olduğu yazılıydı. Bunun sebebi de zengin bir plantasyon sahibi olan Charles Laveaux ile yarı siyah, yarı Kızılderili metresi Marguerite'in kızı oluşuydu. 25 yaşındayken Jacques Paris isimli bir marangozla evlendi. Ancak kısa süre sonra Paris sırra kadem bastı. Artık Laveau kendini "Paris'in dulu" olarak adlandırıyordu. Daha sonra Christophe de Glapion isimli Fransız asıllı bir adamla evlendi. Ondan 15 çocuğu oldu. Fakat o, evde yemek yapıp çocuk bakmaktan daha ilginç işlerle ilgileniyordu. Doktor John lakaplı voodoo doktoru John Bayou'yla tanıştıktan sonra ondan voodoo ayinlerinin inceliklerini öğrendi. 1830'ların başında New Orleans'ın önde gelen voodoo kraliçelerinden biri olmuştu bile. Onun önderliğinde katılımcılar, Loa isimli ruhlar tarafından ele geçirilmiş halde, ateşlerin çevresinde çırılçıplak dans ediyor, baştan çıkarıcı müziğe kendilerini bırakıp tek tanrılı bir din olan voodoo'nun büyük yaratıcısına ruhlarını sunuyorlardı. Sömürgeciler tarafından "cahil cühela takımının dini" olarak aşağılanmış da olsa, voodoo gerçekte Hıristiyanlıkla çok benzeşen bir yapıya sahip; Laveau'ya korkuyla bakan beyazların ise muhtemelen bundan haberi yoktu. Efsaneye göre idama mahkum edilmiş siyah erkekleri kurtaran, hastaları iyileştiren, inananlara özel iksirler dağıtan genç kadının hiç yaşlanmamasının açıklaması ise gerçekte basitti. Bir dönem kuaförde çalışan ve bu sayede şehirde olup biten her şeyi müşterileriyle yaptığı sohbetlerde öğrenen Laveau'nun kendisine birebir benzeyen bir kızı vardı. 1825 yılında doğan Marie Laveau II, annesinin ikizi gibiydi. 1875 yılında annesi gençliğindeki güzelliğini ve hafızasını yitirmiş vaziyette Rue St. Ann'daki evine kapanıp dış dünyayla ilişkisini kestiğinde, bunu öğrenen New Orleans'lılar artık sokaklarda yürüyen diğer Laveau'nun onun kızı olduğunu tam olarak anlayacaklardı.
MEZARLIKTAKİ DİLEKLER
Gazeteci Jewell P. Rhodes'un ilk romanı Voodoo Rüyaları, Laveau'nun hayatını feminist bir perspektifle anlatıyor. Kitapta voodoo kraliçesinin büyükannesinin eski bir köle, annesinin kendisinden korkan insanlar tarafından öldürülen bir voodoo kraliçesi olduğunu öğreniyoruz. Din, Laveau için onu gaddar erkeklerden koruyan bir güç olmuş. 19. yüzyılın ırkçı atmosferini gerçekçi biçimde yansıtan Voodoo Rüyaları, Zeynep Heyzen Ateş'in çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıktı. Laveau ve kızı, St. Louis mezarlığında yatıyor.
Yayın tarihi: 7 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/07/ct/haber,88502F9093434D2C84C8A221ED979230.html
Tüm hakları saklıdır.