kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Mayıs 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

İstanbul'da ev mi kalmadı?

DİZİ yapımcılarının en büyük sorunlarından biri de mekan bulmaktır. Dizi enflasyonu nedeniyle mekan kiraları tavan yaparken, pek çok ev ise birden fazla diziye ev sahipliği yapıyor. Bu "mekansızlık" durumu ilginç tesadüflere de yol açıyor. Salı akşamı Binbir Gece'de Kerem'in annesi Seval Hanım ile Melek, yalının bahçesindeki kameriyede sohbet ettiler. Bir gece sonra, çarşamba akşamı aynı kanalın dizisi Yaprak Dökümü'nde Cem ile anne ve babası aynı yalının, aynı kameriyesinde konuştular. Eminim o anda benim gibi her iki diziyi de izleyen seyirciler bu görüntü karşısında dramatik kurgunun büyüsünden kopup, gerçekliğin çorak iklimine sürükleniverdiler. Aynı kanalda yayınlanan ve büyük oranda aynı tip izleyiciye hitap eden iki önemli dizinin aynı mekana sıkışıp, kalması bana göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir ihmalkârlıktı. Bu arada Yaprak Dökümü bir kez daha haftanın en duygusal sahnesine ev sahipliği yaptı. Ev ekonomisine katkı sağlamak için elbise dikmeye başlayan Hayriye Hanım, kocası Ali Rıza Bey'in önüne tatlı koydu. Ali Rıza Bey, "Ben tatlı sevmem" dedi. Hayriye Hanım "Ama bunu ilk paramla aldım" deyince Ali Rıza Bey'in gözleri doldu. Hayriye Hanım, "Kilosu da 24 liraymış. İnsanın kendi parasını harcaması ne zormuş meğer" deyip, kazandığı 100 lirayı kocasına verince, Ali Rıza Bey, izleyen herkesin ruhuna nakış gibi işlenen şu sözleri söyledi: "Önüme dünyanın tüm parasını koysalar, benim için bu kadar değerli olmazdı. Beni çoğalttın sen..."