Artık herkes kendini kurtarma derdinde. Yeni emeklilik yasasıyla, birçok kişi çocuklarını sigortalama telaşına düştü.
Hepimiz kurnazız!..
Efendim, itiraf edeyim, hep büyük bir dava adamı olmayı istemişimdir; ne yazık ki şartlar, yani şahsiyetim, buna hiç müsait olmadı. Ben de eleştirel bir entelektüel olmaya karar verdim. Fakat yine de, zaman zaman 'dava adamlığı' hevesim depreşiyor, acayip şeyler düşünüyorum. Ayıptır söylemesi, böylesi zamanlarda halkımıza kıl oluyorum. Sebep mi? İzah edeyim... Malumunuz, her kanalda pıtrak gibi yarışma programları yayınlanıyor. Yani, furya halinde, halkımız bıkana kadar böyle modalar geliyor, geçiyor... Bunda bir mesele yok... Gelin görün ki, 1 milyon 400 bin kişi, çeşitli kanallarda yayınlanan bu yarışma programlarına katılmak için sıraya girmiş. Hadi, Acun'un yarışmasında bir şey bilmek gerekmiyor, "Aç kutumu, kapa kutumu, kutuma gidiyorum..." falan... Ama, misal, tutup da bir Ahmet Çakar'ın yarışmasına katıldığınız vakit, asgari bir bilginizin olması lazım. Eh bu durumda, kimi arkadaşlar adına ' hakikaten ben utanıyorum. Zır cahil diyebileceğimiz bu arkadaşlar, ekranda kendilerini rezil etmenin yanı sıra, ekran başındaki bizleri de uyuz ediyorlar.
KURTULUŞ YARIŞMALARDA
Ayrıca, bu yarışmalara katılan herkes borçlu... Pek çoğu1000 YTL civarı maaşı olduğunu belirttikten sonra, 15-20 bin YTL'den başlayan borç miktarlarını açıklayıp, biz izleyenlerde ağır bir vicdan sızısı yaratıyorlar. Ne var ki, insan düşünmeden de edemiyor. Bu yarışma olmasa ya da yarışmada para kazanamasa ne olacak? Nitekim, malumunuz, Acun'un yarışmasında günlerce fiili figüranlık yapıp havagazıyla evine yollanan nice sevimli abilerimiz, ablalarımız mevcut. Keza diğer yarışma programlarında da hava-cıva ikramiyesi alanlar bir hayli fazla. Ve efendim, az-buz değil, 1 milyon 400 bin kişi yarışma kapılarına dayanmış. Bireysel kurtuluşu kitleler halinde televizyonlardaki acayip yarışma programlarında arıyorlar. Ne kadar ironik değil mi? Madem mevcut sistem bir 'gırtlağına kadar borçlu' yığını yaratmış, hepsi bir araya gelip bu işe toplumsal bir çözüm arasa olmuyor mu? Aynı şey şu sigorta meselesi için de geçerli. Malumunuz, 30 Nisan'a kadar sigortasını yaptıranlar, yeni emeklilik yasasına yakalanmayacak, daha avantajlı olacak gibisinden bir durum söz konusuydu. Milletimiz her bir şeyin suyunu çıkarmadaki hassasiyetini burada da gösterdi ve son düzlükte 1 milyon kişi, çoluk-çocuk, anadana sigortalı oldu. Yahu, bu 1 milyon kişi, aile efradıyla birlikte yeni sosyal güvenlik yasasına itiraz etseydi hiç böyle bir şeye gerek kalmayacaktı ki!
VATANDAŞ NE YAPSIN?
Efendim, kurnazlık bizim milli hasletimiz haline geldi, ben esas ona yanıyorum. Herkes kendini kurtarma derdinde. Trafikte en sağdan, emniyet şeridinden gelip, sıkışık trafikte en öne geçme, dolayısıyla kendini akıllı ve kurnaz hissetme ruh halinin tüm bir trafiği alt-üst ettiğini anlayamayacak insanlar ülkesi burası. Maazallah, hepimizi dev bir Titanik'in içine doldursalar, geminin batmayacağı varsa da batar. O kadar acayip bir haldeyiz. Ve efendim, biz bu acayip halin bir matah olduğunu da zannetmeye başladık. Hemen size geçen haftadan rastgele seçtiğim iki magazin başlığını şeedeyim: "Genç oyuncu Gürgen Öz: Dengesiz bir ruh halim var!" ve Avrupa Yakası'nın Yaprak'ı Hale Caneroğlu: "Beynim sahnede kısa devre yapar." Yani, meşhurlarımız arasında bile, "Ben öyle normal bir kimseyim," diyen kalmadı, vatandaş ne yapsın? Herkes, "Çılgın bir kişiliğim var. Kabımdan taşmakla meşgulüm," diye ortalıkta dolanıyor. Mana âleminde marjinalleşmeye çalışmakla vakit geçiren bu toplum, hakiki hayatta, "Ben bir şekilde sıyırayım da..." zihniyetiyle yarışma programlarına, kurnaz sigortalılık müessesesine, hem de kitleler halinde koşuşturuyor ya, affedersiniz ama işte ben de bunları gördükçe balataları sıyırıyorum... Evet, magazinciler sorarsa demecim hazır: "Balataları sıyrılmış bir tosunum!"
Yayın tarihi: 24 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/24/ct/haber,7F9A203495C649AF94CFDC70792EBF01.html
Tüm hakları saklıdır.