Çocukluk fotoğraflarıma baktığımda dikkatimi çeken şey, hep babamın kucağında oturuyor olmamdır... Nerede olursa olsun, ya kucağında, ya ona yapışmış bir şekilde duruyorum. Halbuki o kadar küçük yaşta bir çocuğun olması gereken yer, annesinin yanıdır genelde. Bunu anneme sorduğumda yanıtı "Baban seni yanından ayırmazdı ki, zaten o varken beni de aramazdın," olmuştu. Sonra ben hamile kalıp bebeğimizin cinsiyetini merak etmeye başladığımda, o da kendisinin bana hamile kaldığında ne kadar heyecanlandığını, hatta babam yüzünden nasıl da telaşa kapıldığını anlattı: "Çünkü baban bir kızı olmasını çok istiyordu. O zaman böyle ultrasonlar falan da yok, önceden bilmek mümkün değil cinsiyetini. Ben ya erkek olur da üzülürse diye telaşa kapılmıştım son aylarda. Hastanede de babana önce yanlışlıkla 'Bir oğlunuz oldu,' demişler, sonra başkasının bebeği olduğu anlaşılmış. Senin haberini alınca öyle sevinmiş ki!" Benim bir de ağabeyim var, "Haliyle kız istemesi doğal," diyebilirsiniz babam için. Ama bu başka bir şey, yani onun kız çocuklarına verdiği değer. Böyle bir babayla büyüyünce, insanın hayatı boyunca ağzından hiç "Zaten şansım olsaydı erkek olurdum," sözü çıkmıyor. Tam tersi: "Niye erkek olayım ki, şansı olan kız olurdu," düşüncesi hâkim oluyor sizde. Çünkü kendinizi erkeklerden hep eksiği değil fazlası olan, çok değerli ve özel bir varlık olarak görüyorsunuz. O yüzden çevremde erkek çocuğu olsun diye çıldıran, erkek doğurmazsa karısını boşamakla tehdit eden, erkek çocuk garantisiyle tüp bebek yaptırmaya kalkan, dört aylık bebeğini 'kız' diye aldırmak için türlü çareler arayan insanları gördükçe dehşete kapılıyorum. Nedir asıl belirleyici olan, her şeyiyle bağrınıza basacağınız, sağlıklı, mutlu ve sizi seven bir çocuğa mı yoksa soyu devam ettirecek bir araca sahip olmak mı? İnsanın kendinde devam etmesini isteyebileceği tek şeyin, sadece taşıdığı güzel insani özellikler olduğunu düşünüyorum ben. Üstelik başka beklentilerle daha doğmadan çocuğun sırtına bu kadar ağır bir yük yüklemek, onu baştan sakatlamak demek. İlle soy sop devam edecek diye, sadece anne babasının beklentilerine cevap verebilmek için yaşayan bir insanın ne kadar mutsuz olacağını düşünsenize (bkz. Bıçak Sırtı dizisindeki Orhan)... Neyse benim için erkek ya da kız farketmiyor. Benim için önemli olan kız ya da erkek, hayatla ve kendiyle barışık, mutlu bir insan yetiştirmek. Yoksa sizin gönlünüzden geçen gerçekleşmiş ama o doğduğuna pişman, neye yarar!
Yayın tarihi: 22 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/22/ct/haber,FB738E0E740D4AF5B83F7BD3233A5CF8.html
Tüm hakları saklıdır.