Sarmısak bilinçsiz tüketilirse sağlık sorunlarına yol açar!

İnternette sarmısağın yararlarını anlatan binlerce yazıya rastladım. Bütün bunlar doğru mu? Sarmısak gerçekten de her derde deva mıdır? Vehbi B./Konya

Sarmısakla ilgili bilgiler iki sınıfa ayrılabilir. İlk kategoride tıbbi kanıt arayışındaki yüzlerce bilimsel araştırma, ikinci kategoride ise geleneksel veya tamamen teorik inanışlar yer alır. Önce tıbbi araştırmaların sonuçlarına bir göz atalım. Bu deneyler insanlar veya hayvanlar üzerinde yapılmıştır. Etkinliği ve emniyeti kanıtlanmamıştır. Sarmısağın bazı hastalıklar üzerindeki etkileri şöyle sıralanabilir:
* Yüksek kolesterol: Birçok araştırma, sarmısağın 4-12 hafta süre ile total ve kötü kolesterolde hafif düşmeler sağladığını göstermiştir. Daha uzun dönemdeki faydaları pek bilinmemektedir. İyi kolesterol üzerinde etkisi görülmemiştir.

Plak oluşumunu önler
* Damar hastalarında kalp krizinin önlenmesi: Kalp krizinin tekrarlaması üzerindeki faydaları kesin değildir. Ancak kolesterolü düşürerek yararlı olabilir.
* Yüksek tansiyon: Birçok araştırmada tansiyon üzerinde hafif etkisi görülmüştür.
* Damar sertliği: Sarmısak yiyen kişilerin damarlarında kolesterol plağı oluşumuna, yemeyenlere göre daha az rastlanmaktadır.

Her kansere ilaç değil
* Kan sulandırıcı etkisi: Sarmısağın pıhtılaşmayı sağlayan trombositler üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Ancak dozu, emniyeti ve etki süresi iyi bilinmemektedir. Bazen ciddi kanamalar da görülebildiğinden, bu amaçla ve özellikle diğer kan sulandırıcı ilaçlar ile birlikte alımına dikkat edilmelidir.
* Kansere karşı etkisi: İnsan ve hayvan deneylerinde düzenli olarak doğal sarmısak kullanımının, mide, bağırsak ve birkaç başka kanser türü riskini azalttığı saptanmıştır.
* Cilt mantarları, üst solunum yolu enfeksiyonları ve hatta kene ısırığına karşı olumlu etkileri bilinmektedir. Halk arasında sarmısağın, antioksidan etkisi olduğuna, sindirim sorunları, allerjiler, baş ve kulak ağrıları, enfeksiyonlar, düşükler, AIDS, karaciğer ve mesane kanserlerine iyi geldiğine inanılmaktadır. Ancak bu tespitler, tıbbi araştırmalarla kanıtlanmamıştır.