Haftada iki gün dansa davet

Her şey sanatta klasikleşmiş olanı değiştirme çabasıyla başladı. Övül ve Mustafa Avkıran, sanat kariyerlerinin daha en başında, dansa, tiyatroya, koreografiye, sahne tasarımına farklı bir yön verme çabasına girdi. İkili önce Antalya'da, 5. Sokak Tiyatrosu'nu kurdu ve burada bir garajı sahne haline getirdi. Çünkü böyle boş bir alanda istedikleri sahne sanatını özgürce sahneleyebileceklerdi. Devlet Tiyatrosu döneminden sonra 5. Sokak Tiyatrosu ile yola devam eden ikili, gelen talepler doğrultusunda sık sık Avrupa'da turneler yaptı. Ve son durakları, geçen yıl yine bir garajda kurdukları garajistanbul oldu. Garajistanbul bir yıl içinde, çok sayıda tiyatro oyununa, dans gösterisine, konsere, partiye, söyleşiye, uluslararası festivale ev sahipliği yaptı. Ancak dansın, Avkıran çifti için özel bir yeri vardı. Bu nedenle şimdi herkesi her pazartesi ve salı dansa davet ediyorlar...

DANS SEYİR KÜLTÜRÜ YOK
Beyoğlu'ndaki ofislerinde bir araya geldiğimiz Avkıran çifti, yıllardır sahneyle haşır neşir olsalar da, her yeni işlerine büyük bir heyecanla başladıklarını söylüyorlar. Garajistanbul sanat yönetmeni, yönetmen ve oyuncu Mustafa Avkıran, Türkiye'de dansın çok bakir olmasına rağmen hızla geliştiğini söylüyor: "Dans şu an dünya üzerinde çok hızlı yükselen bir sanat dalı; özellikle seyirciyle ilişkisi anlamında. Çağdaş dans Türkiye'de çok az biliniyor olabilir ama çok değerli. Biz aslında çağdaş dansın üzerini fosforlu kalemle çizerek seyirciye 'Kaçırmayın,' diyoruz. Belki dansçılar sadece yılda bir ya da iki temsil yapıyor ama bunun için bütün bir yıl çalışıyorlar. Böyle olmasının sebebi de, işlerini gösterebilecekleri bir alanları olmaması." Mekânın diğer sanat yönetmeni, koreograf ve oyuncu Övül Avkıran ise dansçıların koreografilerini küçük stüdyolarda yaptıklarını ve sahne imkânı kısıtlı olduğu için bunları yurtdışında sergilediklerini anlatıyor. Avkıran'a göre Türkiye'de dans seyiri kültürü oluşamamasının sebebi de bu: "Bale ve dans denildiğinde Devlet Opera ve Balesi aklımıza geliyor. Bu yüzden çağdaş dansın seyircisi oluşamadı. Birtakım girişimler oldu ama yerel kaldı." Övül Avkıran, daha tuttukları ilk gün garajistanbul'u çağdaş dans ve tiyatro ile yoğurmak istemelerinin, onları bu noktaya getirdiğini söylüyor: "Pazartesi ve salı günlerinin sadece dansla kodlanmasını istiyoruz. Yani bilinsin ki, burada her pazartesi ve salı dans var." Avkıran'larla beraber; Mehmet Ali Alabora, Özgür Genli ve Erdoğan Kahyaoğlu'ndan oluşan beş kişilik çekirdek ekiple birinci yılını bitiren garajistanbul'un 200 kişilik bir sanatçı ekibi var. Bu ekibin yanı sıra çoğu kendini Avrupa'da da kanıtlamış dansçı ve koreograflarla da çalışıyorlar. Övül Avkıran, garajistanbul'un bu dans projesiyle toplumun tüm katmanlarına ulaşacaklarına ve modern dans konusundaki önyargıları aşacaklarına inanıyor: "Bir garajda hiyerarşi olmaz. Garaja her türlü otomobil park eder, cip de, Anadol da, motosiklet de... Bizim garajımız için de aynı şey geçerli. Hedef kitlemiz, herkes. Garajistanbul, yeniyi, farklıyı, dinamiği arayan, sıradanlıktan sıkılmış, duruşu olan, kendine soru sormayı seven her seyirci kitlesine açık." Gece eğlencesi açısından ölü sayılabilecek pazartesi ve salı günlerinde, gösterilerden hemen sonra özel partiler de düzenleniyor. Garajistanbul'un iletişim sorumlusu Begüm Erol partilerin içeriğini şöyle açıklıyor: "After party'lerde dostlarımız DJ'lik yapacak. Örneğin 26 Şubat'ta Beyhan Murphy çalacak. Belki sonraki hafta Mehmet Ali Alabora, Mustafa Avkıran, Leyla Alaton olabilir ya da çeşitli sektörlerden isimler, tanıdık simalar, sanatçılar, arkadaşlarımız... Her hafta, o akşamki partinin sürpriz ismi, gösteriden hemen öncesinde duyurulacak. O yüzden bu partiler başlı başına bir sürpriz."