Yoğun aşk bakımda hayat kurtarıyor

Memorial Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Dr. İlhan Ocak, aşkın yoğun bakımdaki hastaların tedavisi üzerindeki etkilerini anlattı...

Aşkın yoğun bakımdaki hastaların tedavisi üzerinde bir etkisi var mı?
Yoğun bakımda çok vakaya tanık olduk ve sevginin gücünün hastaları hayata bağladığını gördük. Sevgi, hastalara enerji veriyor. Tedaviye destek oluyor. Biz aşkın gücüne 'alternatif tedavi' değil, 'tamamlayıcı tedavi' diyoruz. Hastalar bize geldiklerinde bilinçleri genellikle kapalı oluyor. Durumları ağır oluyor. Biz de bilinçli olarak hastaların uyumalarını sağlıyoruz. Bir hafta yanımızda kaldıktan sonra onları uyandırıyoruz. Hasta uyandığında kendini yabancı bir ortamda buluyor ve ne olduğunu şaşırıyor. Bu insanları hayata adapte etmek çok kolay olmuyor. Burada hasta yakınları devreye giriyor. Bazen boğazda delik açıyoruz. Bütün bunlara rağmen hayata bağlanmaları gerekiyor. Bu ortamda birilerinin onlara yardım etmesi lazım. Hastaların sevdikleri insanlar bu noktada çok işe yarıyor. Yurtdışında bu görevi bazen profesyonel insanlar, din adamları ya da psikiyatrlar üstleniyor. Türkiye'de onların yanında aileleri var. Bu bazen eşleri oluyor, bazen sevgilileri ya da çocukları... Buna 'tamamlayıcı tıp' deniliyor. Hastalar yakınlarına 'reiki' denen bir enerji terapisi de uyguluyor. Ruhsal destek, tedavide ciddi anlamda çok işe yarıyor.

DOKTOR GİBİ BİR GİYİM
Hastaların eşlerinin yoğun bakıma girmesine izin veriyor musunuz?
Eskiden yoğun bakıma kimse alınmazdı. Aslında hastaların tedavilerinin steril olarak görülmesi için bu çok önemli. Sonra bu anlayış değişmeye başladı. Hasta yakınlarını, doktorlar ve sağlık görevlileri gibi giyinmelerini sağlayarak yoğun bakıma alıyoruz. Burada yapılan ziyaret değildir. Ziyaret normal odada yapılır. Buraya alınan hasta yakınları, tedaviye yardımcı oluyor.

Hastaların eşleriyle diyaloğu kötüyse, yoğun bakımda yasak koyuyor musunuz?
Tekrar söylüyorum yoğun bakımda hasta ziyareti yapılmaz. Sadece hastanın tedavisine yardımcı olacaksa, hasta yakınlarının yoğun bakıma girmesine izin veriyoruz. Ama yakını geldiğinde hastanın durumunda bir bozulma oluyorsa, sınırı çekiyoruz. Zaten genellikle hastanın en çok sevdiği insanlar içeri girmek istiyor. Çünkü yoğun bakım hasta yakınları için de çok kolay bir yer değil. Hastayı fazla sevmeyen biri, o ortama katlanamıyor.

Hastanın hayatta kalma isteği, tedavinin başarısını nasıl etkiliyor?
10 yıldır yoğun bakım ünitesinde çalışıyorum. Tecrübelerimden gördüğüm şu; biz hastanın komadan uyanmasına yardım ediyoruz. Buraya kadar teknik destek ve tıbbi bakım çok önemli. Ama hasta gözünü açtığı andan itibaren yaşama isteği önem kazanıyor. Derin koma halindeyken, hasta dışarıda konuşulanları algılayabiliyor. Örneğin çalan müziği duyabiliyor. Sevdiği müziği çalıp, kulaklıkla dinletiyoruz. Sevdiği insanları yanına çağırıyoruz. Bunların onun yaşam mücadelesine katkısı oluyor.