kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Yine kişisel adalet mavalları

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
29.12.2007
Death Wish dönüyor. Yani, Charles Bronson'un 1974 yılında çevirdiği ve gördüğü ilgi üzerine tam beş filmlik bir seriye dönüşen filmin hikayesi, 30 küsur yıl sonra kendine yeni bir şans arıyor. Özetle, büyük kentte yaşayan ve yetişkin oğullarını bir cinayete kurban veren bir ailenin öyküsü. Bir benzin istasyonundaki soygun sırasında öldürülen oğlunun aslında planlı bir çete cinayetine kurban gittiğini anlayan baba, polisten ve adaletten beklediği yardımı göremeyince, işi kendi yöntemleriyle halletmeye kalkışıyor. Film teknik olarak çok kötü değil. Ama ya özü, içeriği, mesajı? Bırakınız 30 yıl önce Death Wish nedeniyle patlak veren tartışmayı. Yani, çağdaş bir toplumda, nedenleri ne olursa olsun bir insanın eline silahı alıp kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkışmasının sakıncalarını. Ama Death Wish serisinin en azından inandırıcı bir hikaye örgüsü ve yüzeysel de olsa bir gerçekçiliği vardı. Bu filmdeyse, sanki bir 'no man's land- insansız bölge' gibi sunulmuş tüm bir kent, var olmayan bir polis örgütü ve çocuk gibi kandırılabilen bir hukuk sistemi, her türlü cinayet ve katliama giden yolları cömertçe açmış gözüküyor. Her şey bir yana, filmle ilişkili herhangi birinin bana şu soruyu yanıtlamasını isterdim: Kentin ortasında tüm bir aileyi katleden, üstelik bir de polis öldüren bir çete (hele bunu, benim bildiğim kadarıyla, polis örgütleri asla affetmez) nasıl oluyor da elini kolunu sallayarak dolaşıyor? Hele, en azından polisin ne kadar sert olduğu bilinen ABD'de?

ÖLÜM EMRİ *
(Death Sentence) Yönetmen: James Wan, Senaryo: İan Jeffers, Görüntü: John R. Leonetti, Müzik: Charlie Clouser, Oyuncular: Kevin Bacon, Garrett Hendlund, Kelly Preston, Jordan Garrett, Aisha Tyler/ Amerikan filmi.
Haberin fotoğrafları