Bu tişörtleri giymek cesaret ister

Maltepe Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü öğrencileri, kendilerini tasarladıkları tişörtlerle ifade ediyor. Öğrenciler, temel tasarım derslerinde ürettikleri 'Yaşadıklarımız Taşıdıklarımız' isimli projeyi bir tişört sergisi haline getirdiler. Temel Tasarım dersi Öğretim Görevlisi Mehmet Özen, bu dersle öğrencilerinin eğitimde sınırları zorlayarak cesaret sahibi olduklarını anlatıyor. Bunun yanı sıra okul dışı mücadele alanlarını daha iyi tanıma fırsatı yakaladıklarını belirtiyor. Özen, kişinin giyeceği kıyafet ya da yapacağı makyajla farkında olmadan kendi hayatını tasarladığını ifade ediyor. Yani kişi, saç stiliyle bile olsa çevresindekilere kendini sunuyor. Bu da iletişim dünyasında tasarlama ve anlatmanın sınırsız olduğu anlamına geliyor. Ve sözlerine şunu da eklemeden edemiyor: "Yüze takılan riyakâr, politik maskeler tasarımımızda en ön sırada yer alıyor!.." Mehmet Özen, projelerinin başlangıcını ise şöyle anlatıyor: "Öğrencilerime, Türkiye'deki gençliğin kendi aralarındaki diyaloglarını kısaltıp, giysi gibi taşımalarını söyledim ve ortaya bu sonuç çıktı. 'Of sıkıldım' gibi anlık tepkilerini yazanlar olduğu kadar, 'Gereksiz' yazısıyla hem kendini hem karşı tarafı gereksiz bulma gibi çoklu anlam içeren bir etki de yarattılar. 'Allah Belanı Versin' gibi bela okuma alışkanlığını tişörtüne taşıyanından tutun da, 'Ben Yaşamamalıyım' gibi çarpıcı çalışmalar da var. Mesela 'Kokuyorsun' ve 'Ben Kılım' gibi giyilmesi büyük cesaret isteyen tişörtler oldukça başarılı." Gençler tasarladıkları tişörtlerle kendi sorunlarına da değinmiş. Örneğin 'Ben Boşuna Yaşıyorum' sloganı işsizlik sorununa dikkat çekiyor. Önünde 'İşte Geldim', arkasında 'İşte Gidiyorum' yazılı bazı tişörtlerin de Yunus Emre ve tasavvuf içeren sözlere işaret edip, hayatı sorgulattığına şahit oluyoruz. 'Ayrıca 'Homo' yazısıyla gezen bir öğrenci izleyeni cinsel kimliği hakkında düşündürürken, arkasını döndüğünde 'Sapien' yazısıyla izleyeni şaşırtabiliyor. Bu da bir an bile olsa cinsel kimliklerle ve tercihlerle aslında iç içe yaşadığımız üzerine düşündürüyor.