EMİNİM, çarşamba geceleri ekran karşısındaki pek çok izleyici aynı duygusal fırtınayı yaşıyordur. İki sevilen dizi Yaprak Dökümü ile Avrupa Yakası'nın saatleri çakıştığı için izleyici, tenis topu gibi bir Kanal D'ye bir atv'ye gidip, duruyor. Reklam araları, diğer diziyi izlemek için "son saniyesine kadar" kullanılıyor. Ancak biri koyu dram içeren, diğeri izleyenleri kahkahaya boğan bu iki diziye duygusal açıdan "uyum sağlamak" öyle pek kolay değil. Yaprak Dökümü'nde Kötü Kaynana Cevriye'den eziyet gören yeni gelin Fikret'in haline gözyaşı dökerken, reklam arasında Burhan'ın türlü maskaralığına kahkahalar atıyor, arada Leyla'nın dramına iç çekip, ardından Şahika'nın hallerine gülmekten ölüyorsunuz. Uzmanlarına danıştım. Psikologlar kısa zaman aralıklarında bu denli büyük ruh hali değişikliklerini pek tavsiye etmiyorlar. Verdikleri örnek çok basit: Elinizi sürekli olarak yumruk yapıp, açın. Bir süre sonra elinize kramp girdiğini göreceksiniz. Kısa zaman aralıklarında bir ağlayıp, bir gülmek de insanın duygusal dengesi üzerinde aynı etkiyi yaratabilirmiş. Yani "duygusal kramplarla" karşılaşabilirmişsiniz. Aman dikkat!.. Bu arada hazır yeri gelmişken Yaprak Dökümü için de birkaç lakırdı edelim. Reşat Nuri Güntekin'in eserinin artık sadece "omurgası" kaldı. Senaristler, romanı ek öyküler ile bir televizyon dizisinin ihtiyaç duyduğu dramatik çeşitliliğe kavuşturmaya çalışıyorlar. Ayrılıklar, aldatmalar, kaçmalar, kovalamacalar, terk etmeler, psikolojik travmalar, adam kaçırmalar, gasp, yolsuzluk, dayak, fuhuş operasyonu, 32 kısım belanın tekmili birden bizim aileye rast geliyor. Ali Rıza Bey'in köşkü ev değil, sanki belaları çeken paratoner...
Yayın tarihi: 12 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/12/gny/haber,2F02B777A84E4CC291E24019AE218DAA.html
Tüm hakları saklıdır.