kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Sinefiller için...

Hazırlayan: Kaya GENÇ
05.01.2008
* Yargısız İnfaz'da Amerikan hükümetinin düşman olarak gördüğü kişilerden bilgi toplayabilmek için uyguladığı korkunç yöntemlere tanıklık ediyoruz. İşkencecilerin eline düşmeden önce, terörist gözüyle bakılan kişiler polis zoruyla kaçırılıyor, özel uçaklara bindirilip Amerikan hukuk sisteminin hükmetmediği bölgelere gönderiliyor. Daha önce, Amerika'da köleliğin henüz kaldırılmadığı dönemlerde, aynı hukuki prensip, sahiplerinden kaçan kölelere de uygulanırdı. Amerika'nın kuzeyindeki eyaletlerin, bu yasaya karşı seslerini yükseltip köleleri hükümete teslim etmeyi reddetmesiyle kölelik karşıtı hareketin gelişimi, birlikte gerçekleşmişti.

* Peki Yargısız İnfaz'ın gündeme getirdiği yöntemlerin benzerlerini uygulayan, kölelik sistemine sahip ülkeler ne zaman köleliği kaldırmıştı? Britanya İmparatorluğu'nda kölelik 1833'te kalktı. Meksika'da ise 1829'da. Rusya, 1861'de; Çin, 1910'da; İran, 1928'de; Yemen, 1962'de köleliği kaldırdı. Nijerya'da ise kölelik bundan yalnızca beş sene önce kalktı. Osmanlı İmparatorluğu'nda 1876'da kölelik güya kaldırıldı, ancak 1900'lerde de hala Osmanlı İmparatorluğu topraklarında kadın köle satın almak mümkündü.

* Yargısız İnfaz'ın iddiası, hem işkencecileri hem de işkence görenlerin hikâyelerini hakkaniyetli bir biçimde seyirciye yansıtmak. Meryl Streep'in canlandırdığı iktidar sahibi senatör Corrine Whitman'ın işkenceyi eleştiren genç bir siyasetçiye çektiği söylev de çok inandırıcı. "Tatlım," diyor Whitman, "bu çok pis bir iştir. Bu akşam Londra'nın merkezinde 7 bin kadar kişi, bu şekilde (işkence ederek) elde ettiğimiz bilgiler sayesinde hayatta. Sen belki, 7 bin kişi ölürken tek bir kişiyi kurtarıp bundan gurur duyabilirsin, ama benim Londra'da yaşayan torunlarım var, o yüzden de bu işi yapmaktan gurur duyuyorum." Peki ya işkence edilen kişi senatörün torunu olsaydı, acaba Meryl Streep'in karakteri yine böyle düşünür müydü? Peter Sarsgaard'ın oynadığı Alan Smith tam da bu şekilde karşılık veriyor senatöre.

* Büyük Hazine: Sırlar Kitabı'ndan bir diyalog... (Helen Mirren'ın canlandırdığı) Emily Appleton: "Sen bir hazine avcısısın, öyle değil mi?" (Ed Harris'in canlandırdığı) Jeb Wilkinson: "Ben yalnızca adını tarihe yazdırmaya çalışan bir kişiyim, o kadar."

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİNDEN...
* Tayfun Pirselimoğlu'nun Rıza filmi hakkında bir internet kullanıcısının eleştirisi: "Tıpkı Bela Tarr'ınki gibi film, aşırı yavaş bir gözlem gücüyle anlatılmaya çalışılmış, ama böylesine deneyimsiz bir yönetmenin filminde bu yöntem başarılı olamamış." Filmlerin ışık hızıyla kurgulandığı günümüz sinemasında, yavaşlık, göze batan bir kusur gibi görünmekle birlikte, pekala bir erdem de olabilir. Ama tabii Rıza'nın yavaşça anlattığı konunun ne olduğu da önemli...

* Ölüm Bekçisi hakkında Variety dergisinde çıkan eleştiriden: "Oldukça özgün bir konsepti ve görsel efekt maestro'su, aynı zamanda filmin yapımcılığını da yapan Oscar'lı Stan Winston imzalı görsel efektleri var bu filmin. Ancak bu film anlatım ve karakter açısından başarısız, ayrıca film boyunca çok tekrar var."
Haberin fotoğrafları