kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Gülses’in seslendirdiği bazı şarkılar Günah ve Ihlamurlar Altında gibi dizilerde de kullanılmış.

Türk müziğinin modern yüzü

Melis ÇALAPKULU
03.11.2007
Klasik Türk müziğinin önemli isimlerinden Melihat Gülses, Türk gençliğine kendi kültürünün müziğini beğendirme sevdasında... Gülses, yeni albümü Beyaz Köpükler'in ilk konserini gitar, piyano, keman gibi enstrümanlar eşliğinde 6 Kasım'da verecek..
"Kendi kültürünü, kendi müziğini gençlere sevdirmek lazım. Ama 'Bunu dinleyin, anlayın,' demekle olmuyor. Onlara bir şeyleri yaklaştırabilmek lazım," diyor klasik Türk müziği sanatçısı Melihat Gülses. Bu yaklaşımı da son albümü Beyaz Köpükler'de net bir şekilde görülüyor aslında. Albümde; Kapın Her Çalındıkça, Bülbülüm Altın Kafeste, Söyle Naz mı Bu Kaş Çatış, Kapıldım Gidiyorum gibi sevilen parçaları, piyano, gitar, keman gibi klasik Türk müziğinde duymaya pek alışık olmadığımız enstrümanlar eşliğinde dinliyoruz. İlgilenenler için hemen belirtelim; 6 Kasım, yani önümüzdeki salı günü, saat 20.00'de Gülses'in, bu beşinci solo albümünün Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda ilk konseri olacak. Konserin ve aynı zamanda albümün yönetmenliğini ise Gülses'in tamburi eşi Necip Gülses yapıyor. Aslında Melihat Hanım eşinden olduğu kadar babasından yana da şanslı. 1958 doğumlu Melihat Gülses (Ama kendisini görünce yaşına inanmak istemiyorsunuz), müziğe babası kanuni Tahir Köseoğlu sayesinde başlamış. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı şan bölümü mezunu. Üniversitede birlikte okuduğu eşi de kendisi de şimdi TRT İstanbul Radyosu'nda kadrolu. Bugüne kadar çeşitli albümlere, yurtiçinde ve yurtdışında pek çok konsere imza atmışlar birlikte. Yunanistan, Kanada, İngiltere gibi ülkelerde albüm ve konser çalışmaları var. Hani biz Tarkan ya da Sertab ne zaman yurtdışına açılacak, oralarda ünlü olacak diye bekliyoruz ya... Aslında Gülses uzun süredir yurtdışında çeşitli işler yapıyor ama ne yazık ki çoğumuzun haberi bile olmuyor. Gülses; "Gittiğimiz ülkelerde bizim müziğimize taparcasına bakıyorlar. Öğrenmek için, enstrümanları dinlemek, anlamak için can atıyorlar. Biz de kendi insanımıza kendi müziğini anlatmanın derdine düşmüşüz," diyor. Bu arada popüler müziği de dışlamıyor Melihat Gülses ve şunları söylüyor: "Tabii ki Tarkan da, diğerleri de olacak ve onlara özenen gençler de olacak. Ben 'Sadece Türk müziği dinleyin,' demiyorum ki. Popüler müzik de olmalı, dünyanın her yerinde var zaten ama her ülkenin klasik müzikleri de vardır. Biz de bir şekilde Türk müziğini biraz daha anlaşılır, daha güne uygun hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü o eserlerin yapıldığı dönemdeki yürüyüşle, ritimle bugünkü yürüyüş aynı değil." Ama bunu yaparken de karı-koca klasik parçaların orijinalitesini asla bozmamaya özen gösteriyorlar. Gülses'in bu yaklaşımı giyim kuşamına bile yansımış. Mesela hep Cemil İpekçi kostümlerini tercih ediyor; "Çünkü Cemil İpekçi Osmanlı kültürünü bugüne yansıtıyor. Önemli olan bugünün insanına hitap edebilmek. Yoksa giy kaftanları çık..." diyor.

YENİ ESERLER VAR AMA...
Gelelim tekrar yeni albüme... Piyanoyu, kemanı, gitarı soruyoruz Gülses'e. Bu konuda şunları söylüyor: "Bunlar Batı enstrümanları. Albümde bunlara yer verirken gençliğe biraz daha yakınlaşmak amaçlandı. Daha önceki birkaç albümümde de kullandık ama bu kadar farklı bir sound ilk. Parçalar ortalama 50 yıl öncesinin eserleri. Ve hepsi halkın çok iyi bildiği şarkılar. Bu kadar bildik şarkıları ilk defa böyle bir çalışmayla sunuyoruz. Ama orijinal hallerini bozmadan. Çünkü bir şeyi bozarak modernleştiremezsiniz!" Albümdeki enstrümanların seçimini proje yönetmeni Necip Gülses yapmış. Beyaz Köpükler, kendisinin müziğini yaptığı ve albümdeki tek yeni parça. Kendisi 17 yıl İTÜ konservatuvarda hocalık yapmış. Necip Bey de albümle ilgili şunları söylüyor: "Bugün yapılan müziklerin yüzde 90'ı dijital müzik. Dünyadaki müzik çok farklı bir yere gitti. Elektronik müzik ortaya çıktı, enstrümanlar elektronikleşti. Tabii stat konserlerinde vs. gerekli bir şey. Ama Türk müziği oda musikisidir aslında. Akustik enstrümanların ve insan sesinin çok önemli olduğu bir müzik. Dolayısıyla bizim bu albümde kullandığımız Batı enstrümanları da hep akustik." Klasik Türk müziğinde bu denli usta bir ismi bulmuşken soruyoruz, "Neden hep eski parçalar bilinip seviliyor, yeni eserler üretilmiyor mu?" Necip Gülses yanıtlıyor: "Üretiliyor. Ancak bugün dünyadaki müzik hareketleri Türkiye'de de sürüyor. Ticari müzik çok baskın. Bu yüzden yeni üretilen Türk müziği eserlerinin esamisi okunmuyor. Bu Batı'da da böyle. Eski parçaların bu kadar bilinip sevilmesinin nedeni ise şu; 1990'lara kadar tek seslilik vardı. TRT'nin radyoları ve televizyonu... Ve o dönemde, söylenen bütün şarkılar Türkiye'nin en ücra köşesine kadar gidiyordu. Üretilen ve halka verilen bu olduğu için, halk sindirdiği eserlere hâlâ sahip. Yani bugünkü problemimiz sunum problemi. En önemlisi de Türkiye'nin müzikle ilgili bir kültür politikası ve eleştirmenlik gibi denetim mekanizması yok."
Haberin fotoğrafları