Biliyoruz; "Engin hoşgörülü Türk toplumu"nda bunu da kimse üstüne alınmayacak. Sözlerini ülkücü Ozan Arif'in yazdığı, İsmail Türüt'ün bestelediği ve birilerinin de klip çekip "YouTube"de yayına koyduğu türküyü kastediyoruz. Hrant Dink'in katiline övgüler düzülen türküyü.
Ozan Arif şiirine "Destan" diyor. Türüt üstüne basa basa "Severek okuduğunu" söylüyor.
Göreceksiniz; belli bir kesim dışında herkes susacak. Tıpkı cinayetten önce bir gençlik örgütü başkanının Agos gazetesi önünde "Hrant Dink artık hedefimiz" tehdidinin suskunlukla karşılanması gibi.
Dink'in ölümünün ertesi günü Kadıköy'de Ermeni kilisesi duvarına "Nice Hrantlara" yazılmasının sessizce geçiştirilmesi gibi.
Dink'in ardından "Türkiye bir düşmanını kaybetti" diye yazanların derin suskunlukla kuşatılmaları gibi.
Dink'in katilinin fotoğrafını poster yapanların, beresini modaya dönüştürenlerin kitlesel suskunlukla sarılıp sarmalanmaları gibi.
Bu suskunluk, bu derin sessizlik bize Orta Çağ'ın Felemenk ressamı Jerome Bosh'un tablolarını anımsatıyor. Özellikle de "Ecce Homo"yu. Birkaç kişi Hazreti İsa'yı ölüme gönderirken halkın genel ilgisizliği ve suskunluğu yansıtılıyor o tabloda.
Susun. Ama hiç değilse şu soruyu içinizden yanıtlayın: İsmail Türüt o türküyü bir gazinoda ya da tavernada okusa alkışlayan mı daha çok olur, ıslıklayan mı? İsmail Türüt o türküyü okurken müşterileri göbek atmak için piste davet etse, masasından fırlayan mı daha çok olur, terk edip giden mi?
Hangi seçeneği işaretlediniz. Susma hakkınızı mı kullanıyorsunuz?
"Çığ düşünce hiçbir kar tanesi sorumluluk duymazmış." Her birimizin suskunluğu bir kar tanesi. Ve çığ geldi, geliyor...
Yayın tarihi: 16 Eylül 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/16//haber,84F3DC09946D48739A4BB6820BC74A3F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.