kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Eylül 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Pamuk kahve içsin gurur duyarım

BALÇİÇEK PAMİR
BALÇİÇEK PAMİR
* Ya projeler? Seçici misiniz, muhafazakâr davrandığınız olmuyor mu? -Aslında üniversiteler muhafazakârdır haklısınız ama bizde aşırı teşvik var. Bizim üniversitede projesini gerçekleştirmek isteyen hiç kimse "Hayır" cevabını almadı. Akademik özgürlükler açısından bizim gibi bir üniversite olduğunu düşünmüyorum.

* Projelere aşırı teşvik "Girişimci Öğretim Üyesi Tipi" tehlikesini de beraberinde getirmiyor mu? Size yöneltilen eleştirilerden biri de bu. -Aslında o eleştiride doğruluk payı var. Küreselleşme ile birlikte AB ve yabancı vakıflar entelektüel faaliyetin yönüne dolaylı yoldan da olsa karışabiliyor. Bu açıdan bakarsanız yapay bir süreç tabii. Ama ben o ince ayarın akademisyenin kendi entelektüel terbiyesi çerçevesinde yapılabilecğini düşünüyorum. Eleştirilmesi gereken akademisyendir.

* Peki ya başarı? Örneğin bilimsel makale sayınız iyi mi? Biliyorsunuz yakın zamanda bu konu çok tartışılmıştı. -Bir örnekle açıklayayım. Türkiye'deki bütün iktisat bölümlerindeki öğretim üyesine düşen akademik yayım sayısında Bilkent'ten sonra ikinciyiz.

* Yayım sayısı çok mu önemli sizce? -Biz de bunu kuruluş aşamasında çok tartıştık. O zaman rektörümüz Asaf Savaş Akad'dı. Bence yayımlara bu kadar önem vermek gün geçtikçe akademik fetişzm halini alıyor. Öyle kontratlar var ki yılda iki kez yayım yapacaksınız, mecburi falan... Suçlamıyorum ama kötü örnekler de var.

* Ne gibi? -Bir matematikçi sırf bu fetişizmi ispatlamak adına, son derece uydurma bir makaleyi dünyanın önde gelen dergilerinden birinde yayımlattı. Üstelik bir başkası da çıkıp o makaleyi eleştirdi. Düşünün artık! Sonra gerçek ortaya çıktı ve kıyamet koptu.

* Yani okumadan yayımlıyorlar. -Genellemiyorum ama böyle örnekler de var. Bilim sabır isteyen ince ince örülen bir iş ama bugünün dünyasına da yetişmek lazım. Sosyal bilimlerdeki ağır dil kırılmaya çalışılıyor. Bizim de Santral'da Nilüfer Göle ile böyle bir çalışmamız olacak. Sosyal bilimlerin sanattan faydalanması üzerine.

* Santralistanbul muhafazakâr üniversite yapısına bir başkaldırı mı? -Kabul edelim biz bile Bilgi olarak ne kadar dinamik olursak olalım, muhafazakârız. Santral'a ise sadece üniversite çevresi değil sokaktaki adam gelecek. Üniversitenin kamusal alanını açıyoruz bir nevi. Üniversite de sokaktaki adamdan beslenecek, çünkü üniversiteler toplumun beklentilerine cevap vermeli. kuru kuruya bilime inanmıyoruz!

* Türkiye'deki üniversitelerin önemli bir sorunu da özgürlükler. İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak "Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal bizde ders veremez" demişti. -Ben her ikisinin de değil ders vermesinden, gelip öğrencilerle sohbet edip bir kahve içmesinden bile gurur duyarım. Üniversiteler toplumdan uzak, kopuk olmamalı.