Nişantaşı'ndaki Backhaus'un Merter, Ataköy ve Yeşilköy'de de şubeleri var.
İLİŞKİLİ HABERLER
İki karpuz her zaman bir koltuğa sığmaz
İki karpuz her zaman bir koltuğa sığmaz
Günümüzde pek çok işletme hem kafe, hem restoran, hem de pastane gibi çalışıyor. Nişantaşı'ndaki Backhaus da bunlara bir örnek. Ancak birden çok kimliği tek mekânda başarıyla yaşatmak hiç de kolay değil..
Restoran restorana benzerdi bir zamanlar; kafe de kafeye. Pastaneler kesinlikle yemek servis etmeye kalkışmazlardı. Kitabevleri de sadece kitap satarlardı. Şimdiyse, dekoruna, servis takımlarının şıklığına bakarak restoran sandığınız birçok mekânda mönü önünüze geldiğinde burasının aslında bir kafe olduğunu fark ediyorsunuz. Kafe görünümlü pek çok yer de restoran çıkıyor!
İŞTAH AÇAN PASTALAR
Nişantaşı'ndaki Akkavak Sokak'ta yeni açılmış Backhaus'u, önerilerine güvendiğim bir arkadaşım bana restoran olarak tavsiye etmişti. Ancak kapıdan girdiğimde pastaneye geldiğimi sandım. Zira girişte kocaman camlı dolabın içinde insanın başını döndüren zenginlikte pastalar, çörek ve kurabiyeler sıralanmıştı. Ama salonun iç kısımlarında yemek yiyen insanları görünce kuşkularım ortadan kalktı. Evet, Almanca fırın anlamına gelen Backhaus, aslında bir ekmek ve pasta fırını. Merter, Ataköy ve Yeşilköy'de şubeleri var. Ancak Nişantaşı'ndaki yerlerinde bir de restoran mönüsü oluşturmuşlar. Bu bölgede yemek yiyenlerin kilolarına dikkat ettikleri sonucuna varmış olmalılar ki, yemeklerin dörtte üçü 'light' diyebileceğimiz nitelikte. Genellikle her restoran ve kafede olduğu gibi mönüde 'penne arrabiata' bulunuyor. Mönüye ayrıca Meksika spesiyaliteleri ilave edilmiş; quesadilla, taco, fajita çeşitleri... Bir de Uzakdoğu eriştesi 'noodle' çeşitleri konulmuş mönüye. Ana yemekler bölümünde dikkati çekenler ise Viyana usulü schnitzel, Backhaus usulü dana bonfile, somon, tavuk çeşitleri, köfte ve hamburgerler. Biz önden caprese ile bruscetta adı verilen, üzerinde ince doğranmış domateslerin bulunduğu, zeytinyağı gezdirilmiş sarımsaklı, kızarmış ekmek ısmarladık. Caprese oldukça başarılıydı. Peyniri taze, zeytinyağı kaliteli ve boldu. Ancak sarımsağı az tutulmuş, domatesleri lezzetsiz bruscetta için aynı yorumu yapmak mümkün değildi. Ana yemek olarak istediğimiz Viyana usulü schnitzel ise hazindi. Daha önceden iyice dövülüp bütün suyunu yitirip posası çıkmış et galeta ununa bulanıp fritözde de kızartılınca, köseleye dönüşmüştü. Üstelik kızartılmış etin yanında garnitür olarak yine kızartılmış patates getirildi. Aynı işlemden geçirilen iki malzemenin aynı tabakta bulunmaması gerektiğine ilişkin önemli gastronomi kuralı çiğnenmişti. Viyana usulü schnitzel, patates salatası ile sunulur. Arkadaşımın ısmarladığı etli noodle ise biraz kuru ama lezzetliydi. Yemeğin üstüne pastane vitrininden lezzetli pastalar seçtik ve kaliteli kahvenin yanında atıştırdık.
ALKOL 'KESİNLİKLE' YOK
Özetlemek gerekirse, Backhaus başarılı bir pastane; iyi bir ekmek ve çörek fırını; keyifle oturulabilecek bir kafe; ancak yemeklerinin yetersizliği ve servisin acemiliğiyle, zayıf bir restoran. Öte yandan, yemekle şarap içmek istedik; 'burada kesinlikle alkol bulundurulmadığını' söylediler. Böyle bir mekânda içki satılmaması restoran sahiplerinin ya da mahalli yöneticilerin tavrından kaynaklanmış da olsa, uygarca yemek yemeyi isteyen bir müşteri olarak, böyle bir restoranda bu durumu hoşgörüyle karşılamak mümkün değil.
İLİŞKİLİ HABERLER
İki karpuz her zaman bir koltuğa sığmaz
Yayın tarihi: 1 Eylül 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/09/01/ct/haber,98576EA02EB5477DB0D932E1ED7D4E78.html
Tüm hakları saklıdır.