Bakkal şarkılarının kralı doludizgin

En büyük hiti World is Mine'la dünya çapında bir star olan ve Avrupa dans müzik listelerinde her çıkardığı albümü olay yaratan David Guetta, yeni albümü Poplife'ı da bitmek bilmeyen sonbahar gecelerinin değişmez fon müziği olsun diye planlamış. Yaptığı müziğin türü hakkında hiç düşünmeden 'bakkal' diyebileceğimiz bu adam, işini çok iyi bildiğini bu albümde de kanıtlıyor. 15 yaşından beri çeşitli kulüplerde DJ'lik yapan Fransız müzik adamı, eski şarkılarını aratmayan dans parçalarını, hiç bitmeyen bir parti gibi art arda sıralıyor. Bu da evinizde vereceğiniz bir partide, hiç düşmeyen temposuyla sizi eğlendirebilecek bir albüm sıfatını hak etmesine neden oluyor. Açılış şarkısı olarak seçilen ve 80'lerin grubu 8th Wonder'ın ritimlerini barındıran Baby When I Light'la başlayan eğlence, hit şarkı Love is Gone'la devam ediyor. Albümün sonuna Love is Gone'un akustik bir versiyonunu koymasının nedenini "Sadece dans pistleri için değil, yüreklere dokunup etkilemesi için de şarkı yapıyorum," diye değerlendiren Guetta, her iki versiyonda da başarılı. Eğlence garantili şarkılardan tekno tarzındaki Everytime We Touch ve trance ritimler içeren Delirous bu dönem en çok dinlenen şarkılar arasında. Kullanılan elektrik gitarla rockseverlerin de dans etmesini sağlayacak olan Winner of the Game ise belli ki DJ'in yeni hiti olacak. Tabii bu arada Poplife'taki sağlam işbirliklerini de unutmamak lazım. El Tocadisco'yla yaptığı Tomorrow Can Wait ve Tara Mc Donald'ı içeren You're Not Alone yeni albüme kadar sizi oyalayacak şarkılardan. Ibiza'nın en önemli partisi F@ck Me I'm Famous'ta ortalığı ateşe veren DJ, bu gösterilerde Kate Moss, Penelope Cruz ve P. Diddy'e çalarak onları kendine hayran bırakmıştı. Son olarak geçen ay Los Angeles'ın en önemli rock festivali Coachella'da Red Hot Chili Peppers, Arctic Monkeys'le beraber konser vererek ününe ün kattı. Kısa sürede dünyanın en çok tercih edilen DJ'lerinden biri haline gelme hikâyesini kendisi de hayretle karşılasa da bu durumdan şikâyetçi değil. Tek bir derdi var, o da yaptığı müziğin bazı müzik adamları tarafından hafife alınması. Ülkemizdeki 'bakkal müziği' tartışmasının bir benzerini kendi ülkesinde yaşadığı görünen DJ, şarkılarının sadece dans pistlerinde değil evlerde de dinlenmesi için, onlara akustik aletlerle duygu yüklemesi yapmaya çalışıyor. Anlayacağınız onun da kabul ettiği gibi ortada kolay tüketilecek şarkılar olduğu aşikâr. Ama yine de bu, şarkılarını duyar duymaz hipnotize olmuş gibi dans pistine koşmamıza engel değil.