kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Haziran 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

İlk bestesini kızlarına yaptı adını 'Ağıt' koydu

BAŞAK ÇOKAN MAGAZİN
'Sana Söylüyorum' adlı bir albüm çıkaran Tuğba Altıntop, kızları Şevval ve Su'yu unuttuğunu söyleyenlere ateş püskürdü: Benimle uğraşan herkesi Allah'a havale ediyorum. Kızlarımın velayetini alıp, hayatın bizden çaldıklarının acısını çıkaracağım!..
Rafet El Roman'dan ayrıldıktan sonra yüzü bir türlü gülmeyen ve kızları Su ile Şevval'in velayetini alabilmek için vargücüyle mücadele eden Tuğba Altıntop, teselliyi müzikte aramaya karar verdi. Podyumlardan eski eşinin mesleğine geçiş yapan Altıntop, geçtiğimiz günlerde çıkardığı 'Sana Söylüyorum' adlı albümüne çok güveniyor. Bir süre önce ismini sır gibi sakladığı bir işadamıyla nişanlanan çiçeği burnunda şarkıcı, "Kızlarımın velayetini alıp, onlara bir erkek kardeş vermek ve sevdiğim adamla evlenmek istiyorum" diyor...

* Podyumlardan müzik dünyasına transfer oldunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
İlk kez Türk Böbrek Vakfı'nın gecesinde sahne aldım. Dinleyenler sesimin çok güzel, tarzımın ise çok farklı olduğunu söyledi. Birlikte şarkı söylediğimiz Nurdan Torun beni tebrik etti. Albümümü 2 kere dinlenip kenara atılacak bir çalışma olarak nitelendirenlere, bunun aksini ispatlamış oldum.

İDOLÜM EMEL SAYIN
* Ne zamandan beri müzikle ilgilisiniz?
Müziğin her türlüsü, özelikle de Türk Sanat Musikisi içinde yoğruldum. Dedem Duran Altıntop, hala Ceyhan'da ud dersleri veriyor. Bana 7 yaşımdan sonra şarkılar öğretmeye başladı. İlk öğrendiğim şarkı, 'Bir Bahar Akşamı'ydı. Sonra okul korolarında yer aldım. Hiçbir zaman albüm yapmak gibi bir iddiam olmadı. Albüm yapmak için doğru dönemi bekledim. Şu anki müzik firmamın sahipleri ve magazin camiasındaki büyüklerim piyasada büyük bir boşluğun olduğunu söyledi. Bu kadar güzel bir sesim varken neden hala albüm yapmadığımı sordular. Bunlar beni kamçıladı. Zaten 30 yaşımdan sonra mankenlik de yapamazdım. Ben çok karamsardım. 'Tutar mı' diye korkularım vardı. Benim idolüm Emel Sayın. O kuğu gibi zarafeti ve güzel sesiyle beni büyülen bir insan. Kendime, "Ben de onun gibi olabilir miyim?" diye soruyorum. 30 sene sonra gençler şarkılarımı okusun istiyorum.

* Şan dersi aldınız mı? Kendinize nasıl bir repertuvar belirlediniz?
1.5 yıl boyunca Erdem Siyavuşgil'den şan ve nota dersleri aldım. Repertuvar üzerinde hala çalışıyoruz. Aydın Sarman, Aşkın Tuna ve Ahmet Selçuk İlkan gibi sektöre emek vermiş insanlar sesimi beğendiklerini söylediler. Albümdeki 'Ağıt' adlı parça bana ait. Bu parçada sevdiği insandan ayrılan, Allah'a ona kavuşmak için yalvaran ve kavuştuğu gün ölen bir kadının öyküsü anlatılıyor.

* Kendinizi mi anlatıyorsunuz bu parçada?
Evet. O ölen kişi benim. Sevdiğim kişi de kızlarım. Onlara yazdım bu parçayı. Bir gün internette onlarla konuşuyordum. Bana resim yolladılar. O gün bilgisayar karşısında içimden geçen her şeyi ağlaya ağlaya yazdım. Sonra da stüdyoya girdim, melodisini çıkardım şarkının. Şu anda Türkiye'deki bayan assolistlerin çoğunun kendine ait şarkısı yok. Beni mankenşarkıcı diye eleştirenler, bu şarkıyı dinlediklerinde işimi ne kadar çok sevdiğimi ve azmimi görecekler.

* Albüm çıkarmanızda Rafet El Roman'dan boşanmanız etkili oldu mu?
Ben iki evladım sayesinde ayakta kaldım. İçimdeki acıların sadece üçte birini gördünüz. Kendimi çok yıprattım, hastalıklara düştüm. Şimdi iyiyim ama yaşadığım kötü günlerin acısı vücudumdan bir gün çıkacak. Allah ne kadar üzüldüğümü gördü ve "Artık kulumun mutlu olma zamanıdır" dedi. Yaşama sevincini yeniden yükledi bana. Benimle uğraşan insanların hepsini Allah'a havale ettim ben!

* Sizi önce çok ağladığınız için eleştirdiler. Şimdi de çocuklarınızı unutup, kendinizi sahnelerin ışıltısına kaptırdığınızı söylüyorlar....
Ben podyumda yürürken de "Bak kafasına hiçbir şeyi takmıyor, nasıl da eğleniyor" diyorlardı. Oysa, o benim işimdi. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun defilelerine çıkarken ağlardım. İnsanlar neyi görmek istiyorlarsa, ona inanıyor. Biliyorum ki evlatlarım bir gün yanıma gelecekler. Genç kız olarak yanımda olacak. Allah onlara uzun ömür versin. 2002'den beri evlatlarımdan ayrıyım. Hayat bize borçlu. Bize birileri hep engel oldu. Ama o engeller bir gün ortadan kalkacak.

* Çocuklarınızı reklam aracı olarak kullandığınız da söyleniyor...
Ben albüm hazırlıklarıma 5 yıl önce başlamadım. Ya da "İleride albüm yapacağım, kızlarımı bunun altyapısını hazırlamak için kullanayım" demedim. Kusura bakmasınlar, ben o kadar zeki bir kadın değilim. Benim için "Tuğba taktik uyguluyor. Sevgilisinin adını söylemiyor. Albümü çıkınca söyleyecek" de dediler. Bunlar beni çok incitti.

* Yargıtayda görülen son dava eski eşinizin lehine sonuçlandı. Kızlarınızla davadan sonra konuştunuz mu?
Kızlarımla bu konuyu hiç konuşmadık. Bilip bilmediklerinden de emin değilim çünkü onları böyle konularla üzmek istemiyorum. Bu haberi aldığımda çok ağladım. Bir taraftan da kızlarıma güçlü görünmeye çalıştım. Onlar yanımda büyümeli. Ben velayeti kaybedeli 3 ay oldu. O günden bu yana avukatımla yüz yüze konuşmadım. Ben şu an bir seyirciyim, yazı bekliyorum. Hissettiğim bazı şeyler var. Belki bir yaz gececek, belki de bir kış ama kızlarım yanıma gelecek.

SORSALAR BENİ İSTERLERDİ
* Kızlarınıza sorulsaydı tercihlerini kimden yana kullanırlardı?
Mutlaka annelerini secerlerdi. Mahkeme kararı çıkaran yetkililere soruyorum; 'Neden kızlarıma sorulmadı? Bu bir eksiklik değil mi?'

* Kızlarınız ne zaman gelecek yanınıza?
Temmuz ayında gelmelerini bekliyorum.

* Onlar için program hazırladınız mı?
(Gözleri doluyor) Maalesef hayal bile kuramıyorum çünkü babaları çocuklarımı Türkiye'ye getirmeyeceğini söyledi. Onları Türkiye dışında bir ülkeye götürüp benim de yanlarına gitmemi istiyor. Koskoca Türkiye'de yer bulamadılar evlatlarımla beni görüştürecek! Mahkeme kararına göre 1 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında çocukların annelerinde kalması gerekiyor. 13 Temmuz'da çocuklar Türkiye'ye gelecek. Önce babalarıyla Kıbrıs'ta tatil yapacaklar. Sonra da onları göreceğim inşallah...
Haberin fotoğrafları