Toz deyip geçmeyin

Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden Dr. Gonca Çakmak Demircigil, silisyumun, oksijenden sonra havada en çok bulunan element olduğunu söyledi. Demircigil, silisyumun oksijen atomlarıyla birleşmesinden oluşan kristal yapılı silikanın 1997 yılında Uluslararası Kanser Araştırma Enstitüsünce insan kanserojeni olarak belirlendiğini vurguladı.

Yüksek toza maruz kalan işlerde çalışan işçilerin, kristal yapılı silika nedeniyle silikozise yakalandıklarını ifade eden Demircigil, öksürük, gögüs ağrısı, sırt ağrısı ve nefes darlığı şikayetlerine yol açan hastalığın kesin bir tedavi olmadığına dikkatİ çekti. ''Bu hastalıkta akciğer kanserinin gelişim riski çok yüksek'' diyen Demircigil, özellikle yüksek toza maruz kalan kumlamacılar, maden işçileri, cam işçileri, çömlekçiler ve kot taşlamacıların risk altında olduklarını kaydetti.

Demircigil, ''Kot taşlamacıları çok genç yaşta akciğer kanserinden ölüyorlar'' dedi. Demircigil, silikozis hastalığı olduğu tespit edilen işçilerin kesinlikle işlerini bırakması gerektiğini söyledi.

Kristal yapılı silikanın insan kansorejeni olanak saptanmasının ardından gelişmiş ülkelerde bu toza maruziyet değerlerinin düşürüldüğünü vurgulayan Demircigil, Türkiye'de de değerlerin düşürülmesi gerektiğini kaydetti.

ARAŞTIRMADAN

Dr. Gonca Çakmak Demircigil'in yaptığı araştırmaya, Konya, Eskişehir ve Ankara'da maden, kumlama ve cam fabrikasında çalışan 50 işçi katıldı ve 29 kişiden oluşan bir kontrol grubu oluşturuldu. Yapılan testler sonucu, işçilerde oluşan genetik hasar, kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde yüksek çıktı. Balgam, öksürük, göğüs ağrısı şikayetleri olan işçilerin yüzde 30'unun silikozis hastası olduğu tespit edildi. İşçilerdeki genetik hasara, tamamen maruz kaldığı kristal yapılı silikanın neden olduğu saptandı.

Araştırmada ayrıca, işçilerin çok bilinçsiz oldukları belirlendi. İşçilerin, kendilerine verilen maske ve eldivenleri takmadıkları gözlendi.