Okul satışları yanlış
ERHAN DEMİRDİZEN
26.04.2007
Dünyada ilk çocuk bayramı olan ülke olduğumuz için haklı olarak övünürüz. Geçtiğimiz günlerde de yine 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını bu duygularla kutladık. Birleşmiş Milletler düzeyinde dünyanın çocuklarla ilgilenmeye başlaması, bizim 23 Nisan'ı çocuk bayramı olarak kutlamaya başlamamızdan epey sonra, 1954'te "Çocuk Hakları Bildirisi"nin kabulüyle oldu. Pek çok konuda olduğu gibi çocuklar konusunda da uygar dünyanın gerisinde kalma sürecimiz böylece başlamış oldu. Nitekim şimdilerde çocuklarımızı uygun ortamlarda yaşatabilmek için UNICEF'in "Çocuk Dostu Kent" projesinin rehberliğine ihtiyaç duyuyoruz.
* * *
Bunu başarıp başaramayacağımız hayli şüpheli. Çünkü "çocuk dostu kent" olabilmek, kentin günlük hayatında çocuk haklarını hayata geçirmeye özen gösteren bir kent yönetimi sistemini kurabilmekten geçiyor. Çocuklarımız için fazlasıyla güvensiz hale gelen kentlerimizle UNICEF'ten ödül alabilmemiz mucizevi başarılara kalmış durumda. Ayrıca bir de UNICEF'in "temel hizmetlere eşit erişim hakkı" var ki, onu sağlayabilmemiz başlı başına olay. Bu ara bazı özel TV kanallarının okul kampanyaları ilgi çekici ama büyük kentlerimizde tersine bir gidiş var. İstanbul'da, kent merkezindeki tarihi okullarımızın İstanbul Valiliği tarafından büyük bir hızla satışa çıkarılması bunun bariz bir örneği.
* * *
Valilik okulların satışıyla ilgili kararları almadan önce bu mahallelerdeki ihtiyaçları ne kadar etüt etti bilmiyorum ama imar planlarındaki alelacele değişiklikler bu etütlerin fazlaca yapılmadığını gösteriyor. Bu plan değişiklikleri için İmar Yasasının gerektirdiği iki satırlık plan açıklama raporları bile teknik yeterlilikten yoksun. Çünkü bu okulu kaldırdıktan sonra ortaya çıkacak olan okul ihtiyacının nerede ve hangi koşullarda sağlanabileceği belirsiz. Zaten bu yüzden de bütün bu okul satışlarında mahallelerdeki vatandaşlar tepkili.
* * *
İstanbul Valiliğinin satışa çıkardığı okullardan özellikle bir tanesi birçok bakımdan epey ilginç. Laleli'deki Gedikpaşa İlköğretim Okulundan söz ediyorum. Bu bölge, İstanbul'un Tarihi Yarımadasının, özellikle de Eminönü ilçesinin "türü azalmış" konut semtlerinden biri. Nasıl olur da Tarihi Yarımadayı alnımızın akıyla koruyabiliriz diye düşünenlerin özen gösterdikleri semtler bunlar. Çünkü tarihi kent merkezimiz sağlıksız koşullardaki işyerleri tarafından adeta istila edilmiş durumda. Hem bunları sağlıklı hale getirmek, hem de tarihi mekanlarımızdaki az sayıda kalmış konut kullanıcılarını daha fazla ürkütüp buralardan kaçırmamak hepimizin yararına olacak. Karaköy'ün geceleri tam bir hayalet kente dönüşmesi bu anlamda derslerle dolu. Eminönü'nde de gece nüfusunun 30 binlere kadar inmiş olması ürkütücü.
* * *
UNESCO'nun ısrarlı takiplerinin sonucunda geçtiğimiz yıllarda onaylanan Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı İmar Planı da farklı bir şey söylemiyor aslında. Plan tarihi yarımadadaki konut kullanıcılarını teşvik etmeye çalışıyor. Çünkü önemli olan konutu korumak, turizm ve ticaret faaliyetleri plan olmasa da gelişebiliyor zaten.
* * *
Sağlıksız koşullarda yoğun bir biçimde yapılaşmış olan Eminönü'ndeki semt sakinlerini burada kalmaya teşvik etmek, eğitim, sağlık, yeşil alan gibi hizmetlerin varlığına bağlı. Gedikpaşa İlköğretim Okulunun mahalleliler tarafından eğitim ve kültür amaçlı kullanımı yerine ticari amaçlı kullanılmasını istemek, plana aykırı olarak bölgedeki konut kullanıcılarını buradan uzaklaştırmaya neden olur. Ayrıca, 23 Nisan'ı yeni kutlamış bir ülke olarak, UNICEF'in "çocuk dostu kent" ödülünü almaktan uzaklaşmak da cabası...
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/03/em/haber,45300044D93A4345BFA8EB3A9B41AAC6.html
Tüm hakları saklıdır.