İlişkime zarar verecek işleri kabul etmem!

Türkiye'nin en iyi top modelleri arasında sayılan Güzide Duran, kadın-erkek ilişkilerine farklı bir boyut getirdi. Kadınları tehlikeli, erkekleri ise saf bulduğunu söyleyen ünlü manken, özel hayatına dair ipuçları da verdi. Kendisi için her şeyin ün, şöhret ya da para olmadığını söyleyen Duran, negatif insanları sevmediğini ve etrafında da istemediğini anlattı. İşte Duran'ın Arena dergisine anlattıkları:

* 'Best Model'lik, ardından Amerika macerası vs. sağlam bir başarı öykünüz var. Sizi başarıya taşıyan meslek aşkı mı, hırs ve inanç mı yoksa mecburiyet miydi?
Doğrusu meslek aşkı ya da hırs değildi. Çünkü hırslı biri olsaydım daha farklı bir noktada olabilir, adımdan daha çok söz ettirebilirdim. Ama her şey ün, şöhret, para değil benim için. Geldiğin noktanın biraz inanç, biraz da tesadüf ve şans olduğunu düşünüyorum.

* Özel hayatınız hep iş hayatınızdan ön planda mı oldu?
Evet, benim özel hayatım nedense hep işimin önünde ve kariyerimden önemli oldu. Bencil olamıyorum bu konuda; ilişkime zarar vereceğini düşündüğüm işleri kabul etmiyorum. Sonuçta birlikte olduğum insan burada yaşamasaydı ben şu anda Amerika'da olabilirdim. Prensiplerim, kendime özel bir alanım var fakat bu iş için özel hayatımdan ödün vermedim çok...

ÇIRILÇIPLAK SOYUNMAM!
* Peki sınırlarla aranız nasıl? Hayatınızda sınırların yeri ne?
Sınırların karşılığı benim için değişebiliyor. Mesela; sevginin sınırı olmamalı. Yapmak istediğiniz işlerde ise sizi koruyan bir etkisi de var sınırların... Ama sevgide durum farklı.

* Fotoğraf makinesi karşısındaki sınırlarınıza gelirsek...
Çıplaklıktan bahsediyorsak, bu herkese göre değişen, göreceli bir şey; ben bir modelim ve iyi bir vücudum var. İyi bir ekiple ve doğru projeyle bunu yapabilecek isimlerden biriyim; yurtdışında da çıplak poz verdim, Türkiye'de de. Ancak Pirelli Takvimi'nden bahsetmiyorsak bir sınırım var, çırılçıplak soyunmam.

* Özel hayatınızda nasılsınız?
Çok kararlıyımdır; arada kalmayı, kararsızlık halini çok sevmiyorum ben. Tabii kararsızlık da yaşıyorum ama çabuk düşmem. Negatif insanları da sevmem ve etrafımda istemem.

* Kendinizde tahammül edemediğiniz bir yanınız var mı?
Çok inatçıyımdır. Yapmayacağım dediğim şeyi kimse bana yaptıramaz.

* Kendinizle konuşur musunuz?
Çok. Kızarım, öfkelerinim, eleştiririm. Sesli düşünürüm yani, özellikle evde yalnızken...

POHPOHLANMAYI SEVMEM
* İnsanlara karşı öfkenizi monologlar halinde mi yoksa sesli olarak mı ifade edersiniz?
Genelde içime atmam, düşündüğümü karşımdakinin yüzüne hemen söylerim, karşımdakinden de böyle bir tavır beklerim. Bu daha dürüst ve doğru bana göre... Etrafımdaki insanların sadece 'çok güzelsin, çok hoşsun...' gibi laflarla beni pohpohlamasından hoşlanmam. Yakın çevremin eleştirilerini merak ederim.

* İlişkinizin başında sevgilinize açıkça ilan-ı aşk etmişsiniz. Erkeklere karşı hissettiklerinizi ifade konusunda hep böyle rahat mıydınız?
Evet. Öyle ayıptır hikayelerine takılmam. O an ne hissediyorsam söylerim; söylenmesi gerektiğine de inanıyorum. Eğer gerçekten hissediyorsam, günde yüz kere, bin kere söyleyebilirim.

* Hep fedakarlıktan bahsediyorsunuz. Bu, ilişkilerde kadın olarak üstlendiğiniz anaçlık rolü mü?
Evet, yuvayı dişi kuş yapar yani. Ben kadınların erkeklerden daha çok fedakarlık yapmasını yadırgamıyorum. Ama her şey de karşılıklı tabii...

* Erkeklerin en gülünç bulduğunuz yanları ne?
Biraz saf olmaları olabilir. Bence kadınlar daha tehlikeli...

* Hiç bir erkek için başka bir kadınla mücadele ettiniz mi?
Yok, olmadı öyle bir şey.

* Yani öyle kadınca hırslarınız var mıdır?
Kadınca hırs olarak yaşadığım ilişkiyi nasıl en iyi şekilde yürütürüm, bunun için ne yapabilirim gibi bir hırsım vardır sadece.

* Bir erkekte sizi en çok etkileyen şey nedir?
Beni en çok karşımdakinin akıllı zekası etkiler.