 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
Fax: 0212 354 36 19 | SMS: EA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |
  |
|

Savaşarak çekiliyorlar
Herkesin siyaset hakkında öyle ya da böyle bir fikri vardır ve bunu açıklaması demokrasinin gereğidir. Eğer Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erdoğan Teziç cumhurbaşkanlığı konusunda kendi fikrini ortaya koysaydı, beğensek de beğenmesek de, ilke düzeyinde buna bir diyeceğimiz olmazdı. " Böyle düşünüyormuş " deyip geçerdik. Ancak Teziç, geçen gün, vatandaş olarak değil, YÖK Başkanı olarak konuştu ve durum değişti. Bu kişi kimdir? Parasını devletten alan bir memur... Temsil ettiği kişiler de, yani YÖK yönetimi ve rektörler de öyledir. Tamamı memurdur. Bu memurlar bir süre öncesine kadar olağan işlerini yapıyordu. Ama cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme gelince kıpırdanmaya başladılar. Kıpraşmalarının sebebini geçen gün anlatmaya çalıştım: Bu takım, "önce ben seni seçeyim, sonra sen de beni seç" tezgahıyla, önemli konumlara gelmiş kişilerden oluşuyor. Ve yeni cumhurbaşkanı döneminde, adeta kast haline gelen bu takım dağılacak. Ayrıcalıklı konumlarını yitirecekleri için ölesiye korkuyorlar. Makam arabaları... Peşlerinde koşturan görevliler... Anadolu kentlerindeki afili hayatları... Bunların hepsi, zaman içinde son bulacak. Sıradan bir öğretim üyesi haline gelecekler. Tek dertleri kurdukları düzeni devam ettirmek... Bunu sağlamak için, hukuku ayaklar altına almaktan çekinmiyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Yapabildikleri, savaşarak geri çekilmekten ibaret... Demokratikleşen, AB yönünde giden ve hepsinden önemlisi dünya ekonomisiyle bütünleşen Türkiye memur sultasını kırıyor. Esas olay budur. Gerisi laf!
|
|
 |
|
|