|
|
Oylarınızla siyasette 'deprem' yaratın!
Siyasette, ekonomide her an her şey olduğu gibi bu ülkede her an deprem de olabilir. Ama biz yine de gerçek depremi unuttuk. Marmara'yı sarsan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden neredeyse 8 yıl geçti. Peki ne yaptık? Türkiye, Bingöl'den Saros Körfezi'ne uzanan 1200 km'lik... Yine Bingöl'den Hatay'a uzanan 600 km'lik hatta ciddi bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya. O hatlar üzerinde İstanbul dahil olmak üzere milyonlarca insan yaşıyor. Ama ne hikmetse devlet, hükümet ve siyaset kurumlarından hiçbirinin kılı kıpırdamıyor. Önceki gün İTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Naci Görür'le Kanal 1 televizyonunda yayınlanan Medya Penceresi programında bir araya geldik. Prof. Dr. Görür aynen şöyle diyor: "Devleti uyarıyoruz. Hükümetler insanların ölmesini mi bekliyor?" Doğrusu 8 yıldır bu çığlığı duyan kimse yok. Şaşırtıcı da olsa gerçek bu. Bir ara "Deprem Şurası" toplandı, başbakan, bakanlar, devletin kurumları "olaya el koyduk" havası verdi ve orada kaldı. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri. Yerimizde sayıyoruz. Ve hala İstanbul-Trakya, Bingöl-Palu, Malatya-Pötürge ve Maraş-Türkoğlu hattında milyonlarca insan ölümü bekliyor. Daha vahimi, bu ülkede bir gece ansızın Deprem Konseyi bile ortadan kaldırılıyor. Şu çarpıcı gerçeğe bakın... Deprem tehdidi altında yaşayan İstanbul gibi Türkiye'nin kalbi bir kentin denizinde 2000'den bu yana araştırma gemileriyle yaklaşık 5 bilimsel çalışma yapıldı. Peki kim finanse etti bu çalışmaları? Şaşıracaksınız ama her biri milyon dolarlara mal olan bu denizaltı araştırmalarına para veren Türkiye değil. Parayı, ABD, AB ve dünyanın diğer gelişmiş ülkelerinin deprem kuruluşları veriyor. Düşünebiliyor musunuz, bizim ölmememiz için bilim adına "onlar" dediğimiz ülkelerin kurumları araştırma yaptırıyor. Bu ayıp da bize yeter! Prof. Görür acı gerçeği şu sözlerle özetliyor: "Bugüne kadar devletin desteğiyle yapılmış tek bir araştırma yok. Çünkü ortada bu işi yapacak ne devlet var, ne de hükümet. Daha acı olanı, yapılan araştırmaları kendilerine veriyoruz onun gereğini de yapan yok." Şu sıralarda siyaset yoğun bir süreçten geçiyoruz. Peki neyin peşinde bizim siyasiler? Hangi partinin gündeminde deprem var? Anadolu'yu boydan boya kesen deprem kuşağında hangi parti güvenli evler projesiyle toplumun karşısına çıkıyor? İstanbul'da, olası bir depremde insanların sığınacağı geniş alanlar, meydanlar bile yok. Yolları otoparka dönen bir kente yardım ekipleri bile ulaşamaz. Önümüzde böyle bir gerçek var ve biz bu gerçeğimizle bir yıl içinde seçime gidiyoruz. Bu seçimde vereceğimiz oylar, "deprem" yaratmazsa, gerçek deprem olduğunda bilin ki daha çok insan ölecek. O ölümlerin sorumlusu da sadece o siyasiler değil, bizzat oy veren bizler olacağız.
|