| |
|
|
Uçtu uçtu, dede uçtu
2005 Ağustos'unun sonuydu. Hava sıcak mı sıcaktı. Konya'daydık. 4 gün önce hayata veda eden İstiklal Savaşı gazisi 109 yaşındaki Veysel Turan hayattaydı. Kucaklaştık, ağlıyordu. Kızı Saniye hanım "seni gördü de heyecanlandı, ondan ağlıyor" demişti.
Dede öldü gitti, şimdi kızı Saniye hanım arkasından ağlayıp duruyor: - Yavuz abi... Son vazifemizi de yaptık, dedeyi uçurduk... Dede kuş oldu, uçup gitti. - Allah size ömür versin Saniye hanım. - Hepimize hepimize... Ama çok büyük acıymış.
2005'te yürüyemiyordu. Ama aklı yerindeydi. Konuşkan değildi. Hele övünmeyi hiç sevmiyordu. "Dede sen bir kahramansın" dediğimizde "aynı yanıtı" tekrarlayıp duruyordu: - Gazi emir verdi, biz yerine getirdik... Ne yaptık ki.
Asırlık çınar Veysel dede durup durup "ütüden" bahsederdi. Kurtuluş Savaşı sırasında her gece yatmadan önce "elbiselerini bir güzel ütülediğini" anlatırdı. "İlk anlatışında" şaşırmıştık. Sonra "gerçeği" öğrendik: - Bit oğul bit... Esvabı (elbiseyi) ne kadar yuyup yıkasan da bit temizlenmiyor... Bitten ölen asker sayısını gayrı Allah bilir... Bit ancak kızgın ateşten korkuyor... Esvabı ütüleyince bit ölüyor.
5'si kız, 7 çocuk, 25 torun sahibi Veysel dede "askere, at arabasıyla birlikte gitmiş." 7 yıl askerlik yapmış. Gündüzleri savaşırmış. Arabasıyla mermi taşırmış. - Geceleri de şehitleri arabaya yüklerdim... Gömmeye götürürdüm.
Cehpede "açlıktan ot yediğini" anlatırdı. Arabası eskiyip hurdaya çıkınca, Atatürk'ün emriyle "düşmanı İzmir'de denize dökmek için at sırtında nasıl koşturduğunu" anlatırdı. Ve uzun uzun Atatürk'ü anlatırdı: - Adamdı adam... Kumandandı... Öl denince ölünecek paşaydı.
2005'te 3 ayda bir devletten "540 milyon maaş alıyordu." Ve yatıp kalkıp "devlete şükrediyordu." Öldüğü zaman 3 aylığı "700 YTL'ye" çıkmıştı.
Dün kızı Saniye hanımla dertleştik. - Dededen geriye ne kaldı? - Ne kalsın abi?.. 1968'de 3 ayda 300 lira maaş bağlanmıştı... Onun kağıdı kaldı... İstiklal Madalyası kaldı... Bir de anlattığı hatıralar kaldı.
Kaldı kalmasına ama pek fazla bir hatıra da kalmadı. Dedik ya övünmekten hoşlanmazdı: - Anlatacak ne var ki... Atatürk emretti biz savaştık... Alt tarafı vazifemizi yaptık.
Atatürk'ün adı geçtikçe "ayağa fırlamak, esas duruşa geçmek" isterdi ama... "Dik duracak halde değildi."
Güle güle dede, nur içinde yat.
|