|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ASA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Gül Çankaya'ya çıkar mı?
Başbakan Tayyip Erdoğan, 16 Nisan günü cumhurbaşkanlığı için adaylığını koymazsa, bizi nasıl bir Türkiye bekliyor? Tevatür muhtelif. Yakın zamana kadar ortada dolaşan dedikodu, Başbakan'ın cumhurbaşkanı olmaması halinde Adalet Bakanı Cemil Çiçek ya da Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül gibi "sistem" nezdinde daha kabul gören bir isme yöneleceği yolundaydı. Şimdilerdeyse, "Erdoğan aday olmayacaksa Beşir Atalay ya da Mehmet Aydın gibi daha düşük profilli birinin olması söz konusu" deniyor. AK Partililer buna "emanetçi cumhurbaşkanı" diyor. Bu teze göre Başbakan Erdoğan kendisinden daha "düşük profilli" bir cumhurbaşkanını işaret ederse, hem Çankaya ve hükümet arasında çatışma olmaz, hem de Erdoğan "güçlü lider" olarak hükümeti yönetmeye devam eder. Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması durumunda muhalefet partilerinden gelecek taarruz frenlenmiş olur. Birçok AK Partili, Başbakan Erdoğan'ı seçimde partinin başında görmek istedikleri için bu formüle heyecanla bakıyor. Hatta kimilerine göre hükümet tarafından aday gösterilip AK Parti'nin oylarıyla seçilen bu isim, önümüzdeki yıllarda başkanlık sistemi tartışmalarının da önünü açarak Başbakan Erdoğan'ın halk oyuyla "Başkan" seçilebileceği bir anayasal düzenlemeye de önayak olabilir. AK Parti'nin son yaptırdığı anketlerde "Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç dışında aşağıdakilerin hangisinin cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklersiniz" sorusunda alternatif olarak sunulan Mehmet Aydın, Beşir Atalay, Köksal Toptan ve Vecdi Gönül, parti tabanında bu tarz bir "emanetçi cumhurbaşkanı" modeline gidildiği izlenimi uyandırdı. Daha sonra Nimet Çubukçu, Mehmet Ali Şahin, Burhan Kuzu ve bir dizi başka isim de "Erdoğan'ın Erdoğan'a alternatifi" olarak il ve ilçe başkanlarına soruldu. Bu tablonun tartışmalı tarafı, "Erdoğan Çankaya'ya çıkmazsa" senaryosunda alternatif olarak gündeme gelen isimlerin, kendi siyasi hırs ve talepleri değil, hükümetle "çatışmayacak" isimler olmaları nedeniyle tercih ediliyor oluşu . Bu isimler, Çankaya'ya aday oldukları ya da siyasette güçlü oldukları için değil, tam tersine "sorun yaratmayacakları" ya da fazla bağımsız davranıp hükümetten gelen talepleri veto etmeyecekleri için mi birdenbire gündemde? Kendi hırs ve iradeleriyle mi yoksa başkalarının kararlarıyla mı alternatif isim haline geldiler? Bu sorular, "emanetçi cumhurbaşkanı" modelini bir ölçüde tartışmalı hale getiriyor.Cumhurbaşkanlığı, Türkiye'de önemsiz ya da sembolik bir makam değil. Çankaya, yüksek tempolu, yüksek profilli, onun için mücadele vermeye hazır ve o koltuğu dolduracak birine gitmeli. Başbakan Erdoğan, isterse Çankaya'ya çıkar. Hukuken hiçbir engel yoktur, kamuoyunda da beklenti oluşmuştur. Çıkarsa özellikle uluslararası ilişkilerde aktif bir profil çizer. Ancak Başbakan Çankaya'ya çıkmayacaksa, AK Parti'nin yerine düşüneceği isim, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olabilir. Gül'ün başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde sergilediği devlet adamlığını ve uzlaşmacı üslubu burada uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Erdoğan'la uyumlu çalıştığı da ortada. Eğer Başbakan Çankaya'ya çıkma niyetinde değilse, AK Parti içinden "kolay yönetilebilecek" bir isim değil, o makamı dolduracak birine yönelmeli. Alternatif isim neden Abdullah Gül olmasın?
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|