16 Mayıs aritmetiği
Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı 16 Mayıs tarihine ilişkin iddialar sürerken, siyasette de aritmetik hesaplar yapılıyor. Buna neden CHP lideri Deniz Baykal'ın dün de tekrar ettiği şu sözleri: "AKP seçilecek kişi üzerinde bir uzlaşma aramaz ise CHP olarak oylamaya katılmayız. İlk turda üçte iki çoğunluk, yani 367 milletvekili olmayınca Türkiye otomatik seçime gider." Oylama başlar başlamaz Anayasa Mahkemesi'ne gitmeleri halinde, sonuç alacaklarına da inanıyor. Ancak, CHP lideri bu sözlerini, Meclis'te temsil edilen diğer partilerin de oylamaya katılmayacağını varsayarak söylüyor. Oysa, Meclis'te 354 milletvekili bulunan AK Parti böyle bir zorunlulukta, Meclis Başkanı çıkıldığında 14 milletvekilinin desteğine ihtiyaç duyacak. Meclis'te 21 milletvekili ile grubu bulanan Anavatan'ın, veya 4 milletvekili ile temsil edilen DYP'nin bağımsızların da katılımıyla oylamaya girmesi halinde, 367 sayısını çok rahat bulabileceği görülüyor.
Muhalefetin tavrı Bu durumda Meclis'te temsil edilen diğer partilerin tavrı ne olur? Soruyu dün Anavatan Parti lideri Erkan Mumcu'ya yönelttim, "Bu konuda bugünden spekülasyon yapmam" demekle yetindi. Ancak, Anavatan Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, partisinin nasıl bir tavır takınacağını üç başlık halinde özetledi: "1-CHP'nin peşine takılmayız, kararımızı kendimiz veririz. 2 -AKP'nin uzlaşı aramadan, Erdoğan'ı dayatması halinde arkadaşlarımızı ikna ederek oylamaya katılmayız. 3 -Her şeye rağmen AKP'den aday çıkmasın demeyiz, uzlaşma ile çıkacak adaya oy veririz..." Meclis'te 4 milletvekili ile temsil edilen DYP'nin lideri Ağar ise "367 şartını hukuku zorlamak" olarak gördüğünü söyledi. Ağar, "Ama Cumhurbaşkanı halkın yarısından fazlasının güvenine mazhar olmalı" diyerek uzlaşma ile seçilmesi gerektiğinin de altını çizdi. DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan da "kişisel görüşünü" şöyle açıkladı: "367 şartını dayatma olarak kabul ederim, o durumda 367'nin sağlanması için salona girerim. Ama aday konusunda AKP'nin bir dayatması olursa, o zaman da dayatılan adaya karşı çıkar, oy vermeyip salonu terk ederim..." Bağımsızların çoğu dahil, CHP dışında Meclis'te temsil edilen partiler, 367 şartını aramasa dahi, "uzlaşmanın olması gerektiği konusunda" kararlılar. Bununla birlikte, aday isimleri üzerinde kendilerini de bugünden bağlamak istemiyorlar. "Bütünleşme arayışları dahil", gelecekteki siyasi duruma göre pozisyon belirleme rahatlığı içinde olmak istiyorlar. Hatta, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye'de siyaset taşlarının yeniden dizilmesine yol açacağı öngörüsüyle; tavır koymaktan da bu aşamada uzak duruyorlar.
Demirel'in yaklaşımı Nitekim, merkez sağdaki bütünleşmeyi sağlaması için kapısı sürekli aşındırılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de sohbetimizde benzer bir noktaya işaret etti. Demirel, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile merkez sağ ve soldaki bütünleşme çabalarında hareketlenmenin başlayabileceğini belirtip ekledi: "Cumhurbaşkanlığı seçimi bitmeden siyasetin yeni bir şekil alması kolay olmayacak." Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası "Demokrat Parti liderliği gibi" kendisinin bir misyon üstlenip üstlenmeyeceği soruma ise şu yanıtı verdi: "Ben parti siyasetinin içinde değilim, bundan sonra da olmam..." Ankara'da, 16 Mayıs aritmetiği böyle...
|