|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SMS: SO yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İran yılı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İran'a yönelik ültimatomu bir sonuç vermedi. Tahran, kendisine tanınan 60 günlük sürenin sonunda uranyum zenginleştirme çalışmalarını durdurmadı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baradey, İran'ın henüz nükleer silah üretme aşamasında olmadığını vurguladı. El Baradey'e göre İran'a yönelik yaptırımları ağırlaştırmak yerine her iki tarafı da rahatlatacak bir mola vermekte yarar var. Bu durumda İran uranyum zenginleştirme çalışmalarını durduracak, buna karşılık da yaptırımlar askıya alınacak. El Baradey diplomasi kanallarını açık tutacak bir yaklaşımı savunurken ABD, İran üzerindeki baskılarını artırıyor. Başkan Bush, Irak'taki İran ajanlarının bertaraf edilmesini talep ediyor. Amerikan askerlerine yönelik en ölümcül saldırılarda kullanılan patlayıcıların İran'dan geldiğini iddia ediyor. Körfez bölgesine yeni bir uçak gemisi gönderilmesi emrini de verdi.
Sadece Cheney savaş istiyor Bunlara geçen hafta BBC'nin yayınladığı ABD'nin savaş planlarını eklerseniz bir savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünmek mümkün. Henüz o noktaya gelinmedi. ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın İran ile görüşme fırsatı yaratmak istediği biliniyor. Geçen sene Rice, İranlılar uranyum zenginleştirmeyi durdurdukları taktirde ABD'nin de masaya oturacağını açıklamıştı. Amerikan sistemi içinde Başkan Yardımcısı Cheney dışında savaş isteyen güçlü bir odak yok. Kongre ise Irak savaşı öncesindeki sünepe tavrından uzaklaşmış durumda. Bush yönetiminin en azından şimdilik tek başına harekete geçmesi kolay gözükmüyor. İran'ı müzakere masasına çekmede öncelik ekonomik yaptırımlara verilecek. Rusya ve Çin'in daha sert yaptırımlara destek vermeyeceği de bilindiğinden, seyahat kısıtlaması, İran'a verilen ihracat kredilerinin azaltılması ve belki de bir silah ambargosu söz konusu olabilir.
Savaş çözüm değil İran ile ilgili yeni kararın oluşturulması için hazırlıklar başlarken İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mottaki de Türkiye'yi ziyaret etti. Kendisiyle konuşan Cengiz Çandar'a verdigi bilgilere bakılırsa İran rejimi Türkiye ile arasında enerji nakil hatları üzerinden stratejik bir yakınlık kurmak istiyor. Bu şekilde bu yıl içinde giderek tırmanması beklenen ABDİran ilişkilerinde Türkiye'nin Washington'dan yana bir tavır almamasını da sağlamak peşinde. Mottaki'nin bu açılımı Lübnanlı gazeteci Raghida Dergham'ın gözlemiyle de uyuşuyor. Dergham'a göre "İran kendi önderliğinde Suriye ve Irak'ı da içerecek bir bölgesel ekseni hayli güçlü bir ekonomik temelde yükselecek yeni bölgesel düzeni kurabilmek açısından istiyor. Türkiye de bu çerçeveye neredeyse fahri bir üye sıfatıyla davet edilecek." Aslında İran'ın eli özellikle ekonomik konularda çok güçlü değil. Ülkede işsizlik diz boyu, enflasyon almış başını gidiyor. İçerideki enerji tüketimine ayrılan kaynaklar milli gelirin dörtte birine eşit. Rafinerilere yatırım yapılamadığından İran tüketeceği yakıtın önemli bir kısmını dünya fiyatları ödeyerek dışarıdan alıyor ve ucuza satıyor. Yatırımsızlık nedeniyle OPEC kotasının izin verdiğinden daha az petrol üretip satıyor. Gene de rejimin toplumsal desteği olmadığını varsaymak yanlış. Esaslı muhaliflerden Hüseyin Derakşan'ın deyişiyle, "Tüm içsel kavgaları, meseleleri ve hatalarına rağmen İslam Cumhuriyeti'nin çıkarları, tarihsel bir ulus olarak İran'ın çıkarlarıyla hiç bugünkü kadar çakışmamıştı." İran'ın nükleerleşme niyetlerinin ve bölgesel güç olma iradesinin savaşla sona erdirilmesi mümkün değil. Bölgenin iyice cehenneme dönmemesi için de bu meselenin diplomasiyle halledilmesi yegane çaredir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|