|
|
Yeter! Söz 'genç' siyasetçilerin
Son siyasi gelişmeleri en çarpıcı biçimde yine Süleyman Demirel özetledi. Ve yine tarihi bir söze imza attı. Demirel, dün Yavuz Ağabey'e ( Donat ) şöyle diyordu: "Siyaseti tepeden çekerek götürmek mümkün değil. Tabanın tepeyi itmesi lazım." Merkezin sağında ve solunda yaşanan tüm siyasi arayışların neden bir sonuca ulaşmayacağı bundan daha güzel anlatılamaz. Ama hala anlamayanlar varsa Demirel onlara da şöyle diyor: "Şu anda değerlendirmeye müsait olacak kadar bir canlılık görünmüyor." Peki bu gerçeğe rağmen adı piyasada dolaşan eski kuşak siyasetçiler hala neyin peşinde? Onların neyin peşinde olduğu belli ama Türkiye'nin onların peşinde olmadığı kesin. Türkiye artık yeni kuşak siyasetçileri arıyor. Yeni kuşak siyasetçinin ilk temsilcisi de 1954 doğumlu Başbakan Tayyip Erdoğan . Siyasette artık en alt sınır 1950 olmalı. Mehmet Ağar, Erkan Mumcu, Mustafa Sarıgül bu dönemin yeni isimleri. Onların varolduğu bir arenada "eski kuşak" siyasetçilerin sahneyi kibarca terk etmesi hiç de fena olmaz. Şu isimlere bir bakın. En genci bile son 20 yıldır hep sahnede. Recai Kutan 1930 Deniz Baykal 1938 Mesut Yılmaz 1947 Tansu Çiller 1946 Devlet Bahçeli 1948 Murat Karayalçın 1943 Celal Doğan 1943 Hikmet Çetin 1937 Peki bir biçimde siyasi deneyimi olan bu isimler ne yapmalı? Alın size bir örnek. Amerika'nın eski başkanı Bill Clinton iki dönem başkanlık yaptıktan sonra siyasetten çekildi. Sonra ne mi yaptı? Dünyayı tehdit eden çevre sorunlarıyla ilgilendi, halen de ilgileniyor. Aynı şekilde SSCB'nin dağılmasında kilit rol oynayan Gorbaçov var. O da deneyimlerini konferanslarda anlatıyor. Peki ya bizimkiler? Bir kısmı koltuğa yapışmış bırakmıyor, bir kısmı da düştükleri koltukları yeniden kapmak için hala siyaset kulislerinde sürünüyor. Eee... Artık ayıp. Bari biriniz de TEMA, küresel ısınma, deprem ya da eğitim vs. gibi bir alanla ilgilenin, deneyimlerinizi oralarda değerlendirin. Belki daha "önemli" olamayabilirsiniz ama daha "değerli" olacağınız kesin..
|