|
 |
 |

Babacan: Kendi yatırımcımızı sebepsiz yere korkutmayalım
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin, iş yapmak, hizmet ve ürün üretmek, para kazanmak isteyen insanlara çok önemi fırsatlar sunduğunu belirterek, ''Gelin kendi yatırımcımızı sebepsiz yere korkutmayalım. Son 4 yıldır kim güvendiyse, Türkiye'nin geleceğine yatırım yaptıysa bugün onlar pişman değiller'' dedi.
Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın üç ayrı ilçede düzenlediği ''AK Parti İstanbul'a Hesap Veriyor, Buluşalım-Konuşalım'' konulu toplantının Bakırköy Yenimahalle Kültür Merkezi'ndeki toplantısına katılan Babacan, Türkiye'nin şu anda geldiği noktanın çok önemli fırsat sunduğunu söyledi.
Babacan,
''Ancak biz (kendi kendimize yeteriz) deyip farklı bir hatta düşersek, 4 yılda elde edilenlerin kaybedildiğini görürüz'' dedi. Türkiye'nin AB üyeliği hedefini bir sıfat ihtiyacı olarak görmediklerini, AB'yi bir değerler bütünü olarak gördüklerini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''Bizim Türkiye olarak AB sürecimiz Türkiye'ye bir öngörülebilirlik kazandırıyor, hem de çok güçlü bir öngörülebilirlik kazandırıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından 2004 yılına kadar Türkiye'ye giren doğrudan sermaye miktarı 2006'da daha fazlasıyla girdiyse bu Türkiye'nin AB perspektifinin, AB hedefinin olmasının bir sonucudur.''
Türkiye'ye yatırımların devam etmesinin mecburi olduğunu, Türkiye'nin kendi sermaye birikiminin artan nüfusa iş sağlayacak yatırım imkanlarına sahip olmadığını ifade eden Babacan, Türkiye'nin küresel sermayeye kapılarını sonuna kadar açık tutma mecburiyetinde olan bir ülke olduğunu belirtti.
Ali Babacan, şunları kaydetti:
''Türkiye'ye yıllarca giren kadar bir yılda kendi iş adamlarımız başka ülkelere yatırım yapmış. Böylesine hızla değişen dünya şartlarında bizi geçmişin karanlıklarına gömmek isteyenler var. Ya da o kapalı sistemden yıllar boyunca istifade etmiş fakat bugün o nemalanmasını kaybetmiş çevreler de var. Ama artık Türkiye değişiyor. Vatandaşın ön plana çıktığı, bireylerin kendini tek tek güçlü, özgür hissettiği ortam var. Kimse halkının gerçek anlamda özgürlüğü yaşadığı bir ülkeden korkmasın.''
''HERKES KENDİ HESABINI YAPSIN''
Türkiye'nin 4 yıldır uygulamakta olduğu güçlü politikaların olmazsa olmaz temel taşlarının, sermaye hareketlerinin açıklığı, serbest piyasa mekanizmalarına inanmak ve serbest kur rejimi olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
''Zaman zaman duyuyoruz, (kuru biraz yukarı itseniz, aşağı çekseniz, şurada olsa daha iyi olmaz mı?) Bütün bunlar eski, kötü alışkanlıkların tezahürü. Bugün iktisat ilimi herhangi bir döviz kurunun acaba doğru değeri nedir sorusunun cevabını verememekte. Böyle bir mucizevi formül yok. Biz ne yapıyoruz? Biz diyoruz ki; Herkes kendi hesabını yapsın, herkes istediği metodu yapsın. Doğru kur nedirle ilgili hesabını kitabını yapsın ve kararını kendi versin.''
Son 4 yıldır uyguladıkları bütçe disiplini ile çok daha parlak geleceğin temelini bugünden attıklarını söyleyen Babacan, ''Artık Türkiye'de bütün ekonomik birimlerimizin çalışması, olması gerektiği noktaya doğru hızla geliyor. Hazinenin Merkez Bankasına eskiden olan borçlarını da hızla kapattık. Tek bir kuruş, Merkez Bankasının diğer kamu kuruluşlarına kredi açması, para vermesi söz konusu değil'' dedi.
Bu yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 4 olduğunu, piyasa beklentisinin yüzde 7 civarında olduğunu hatırlatan Babacan, ''Bırakın kendi hedefimizi, piyasanın bugün için beklediğini ele alalım, Türkiye bundan 5-6 sene önce yüzde 80, yüzde 100'ün üzerinde enflasyonları görmüş bir ülke. Nasıl oluyor da uluslar arası piyasalar, Türkiye'de bu sene yüzde 7 gibi bir enflasyon bekliyor. Buna nasıl inanıyorlar, nasıl güveniyorlar? Bu 4 yıllık ciddi kararlı uygulamaların sonucu'' diye konuştu.
''TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ FIRSATLAR SUNUYOR''
Ali Babacan, artık Türkiye'de kamu sektörünün borçlanma gereğinin eksiye düşmüş olduğu bir tabloyu gördüklerini, ancak geldikleri noktayı yeterli görmediklerini, özellikle borcun vadesi konusunda çok daha yeni açılımlara ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Babacan, ''Yurt dışı borçlanmalarda 2036 tarihli kağıtlarımız gerçek anlamda ilgi görüyor. Türkiye'nin bundan 30 sene sonrasına güvenen yüzlerce binlerce yatırımcı, yatırımlarını Türkiye'de değerlendiriyorlar. Ancak yeterli değil, iç piyasada vadelerin biraz daha iyileşmesi gerekiyor'' dedi.
2007 yılının seçim yılı olduğunu, siyasi söylemlerin artacağı bir dönem olacağını belirten Babacan, ''Bunu zaten yapanlar var, siyasi partiler var, ama bu havaya kendilerini kaptırıp sivil toplum kuruluşlarımız, meslek örgütlerimiz hatta bazı akademisyenlerimiz bu havaya kendilerini kaptırıp ideolojik eğilimlerinin ya da siyasi yaklaşımlarının kurbanı olurlarsa onlara açıkça söylüyoruz kredibilitelerinden yiyorlardır'' şeklinde konuştu.
Ali Babacan, şunları kaydetti:
''Türkiye ile ilgili risk yok mu? Her şey güllük gülistanlık mı, değil. Riskler tabii ki var, problemlerimiz tabii ki var ama eğer 4 yıl içinde, yüz defa konuşup yazıp, çizip bunların yüzde 98'inde sürekli olumsuzluk pompaladıysanız, o insanları korkutup o noktada bırakıp dünyanın en büyük kuruluşlarının harıl harıl Türkiye'ye yatırım yaptığı bir ortamda siz ne yapıyorsunuz? Kendi insanınızı korkutuyorsunuz. Hatta ben hayretlere düşünüyorum meslek grupları, iş dünyasının örgütleri konuşuyor, şöyle tehlike böyle tehlike, tamam sen başkan olarak konuş, ne olacak? Senin üyelerin de korksun yatırım yapmasın, hatta elindeki avucundakileri bir yerlere göndersin yurt dışına. Ondan sonra elin adamları gelecek iş yapacak. Ondan sonra bunlar çok para kazanıyor Türkiye üzerinden. Tabii olacak.
Türkiye çok çok önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye yerli, yabancı ayırt etmeden iş yapmak isteyen hizmet üretmek isteyen, ürün üretmek isteyen, para kazanmak isteyen herkese çok ciddi fırsatlar sunuyor. Gelin, kendi iş adamlarımızı, kendi yatırımcılarımızı sebepsiz yere korkutmayalım. Ondan sonra bakarız ki kendi iş adamlarımız pazar paylarını kaybetmiş.
Türkiye'ye son 4 yıldır kim güvendiyse kim Türkiye'nin geleceğine yatırım yaptıysa bugün onlar asla pişman değil. Korkanlar, kaçanlar bugün pişmanlar. 2007 için de durum böyle. 2007'ye 2008'e 2009'a kim güvenirse, kim Türkiye'nin geleceğine inanırsa ve iş alışveriş yatırım kararlarını buna göre yaparsa onlar bu işten karlı çıkacak. ''
SORULAR
Konuşmasının ardından toplantıya katılanların sorularını da yanıtlayan Babacan, bundan sonraki dönemde üzerinde yoğunlaşacakları en önemli alanın istihdam, iş gücü piyasaları olacağını belirtti.
Babacan, ''Bu konuda en önemli sorun, işsizlerimizin sahip olduğu vasıflarla ekonomimizin, iş dünyamızın aradığı insan gücü arasında ciddi bir uyumsuzluk söz konusu'' dedi.
Makro ekonomik dengelerin gittikçe sağlamlaştığını ifade eden Babacan, artık mikro konularla çok daha yoğun bir şekilde uğraşmaları gerektiğini kaydetti. ''Yüksek faiz düşük kur politikası ne kadar devam edecek?'' şeklindeki bir soruya Babacan, ''Böyle bir politika yok. Düşük kur diye politika yok. Kur serbest'' yanıtını verdi.
Bazılarının ''Kur çok düşük, cari açık artıyor'' dediğini hatırlatan Babacan, bu ifadeye kesinlike katılmadıklarını, bunu sadece döviz kuruna bağlamanın, kesinlikle katılmadıkları bir yaklaşım olduğunu belirtti. Mali disiplinin kararlılıkla devam ettiğini söyleyen Babacan, şunları söyledi:
''Bundan sonraki dönemde Türkiye'de özellikle üretilen katma değerin artması, verimlilikte hızlı trendin devam etmesiyle, petrol fiyatlarında artık bundan sonraki önemde hızlı artış trendinin devam etmeyeceğini dikkate aldığımızda, 2007'de 2006'daki cari açık hızlı artış trendinin sona ereceğini bekliyoruz. Hatta 2007'de cari açığımızın bir miktar gerilediği bir yıl dahi olabilir, GSMH'mize oran olarak.''
Türkiye'ye uzun vadede giren sermayenin çıkan sermayeden çok daha fazla olacağını belirten Babacan, serbest sermaye hareketlerinin önüne en ufak kısıtlayıcı hareketin Türkiye'de bugüne kadar olmadığını, bundan sonra da olmayacağını belirtti.
(AA)
|