Dünyanın en yüksek reel faizini ödemeye devam eden Türkiye, 1994 krizini izleyen 12 yılda yıllık ortalama yüzde 17,6 reel faiz ödedi.
1995-2006 yılları arasında toplam 303,1 milyar dolar olan Hazine'nin yaptığı iç borç ödemelerinin yüzde 45'ine yakın bölümünü faizin ''reel kısmı'' meydana getirdi. Eğer reel faiz yüzde 5'te kalsaydı Türkiye 87 milyar, yüzde 8 düzeyinde kalsaydı 63 milyar dolar daha az faiz ödeyecekti.
Ankara Ticaret Odası (ATO) ''Reel Faiz, Reel Soygun'' adıyla hazırladığı raporun sonuçlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, reel faizin Türkiye ekonomisine doğrudan maliyetini ortaya koydu.
Raporda,
Türkiye'nin 1995-2006 yıllarını kapsayan dönemde yüzde 6,1-37,9 arasında değişen oranlarda reel faiz ödediği, gerçekleşen reel faizin 2006 yılında yüzde 6,1'e indikten sonra yeniden tırmanmaya başladığı kaydedildi.
Raporda, Hazine'ye 2005 yılında borç verenler, 2006 yılında yüzde 5 hedeflenirken yüzde 10'a yakın bir enflasyon oranına ulaşılması nedeniyle, umduklarının oldukça altında bir reel faizle yetinmek zorunda kaldıkları kaydedildi.
Raporda, ''piyasa''nın, 2006 yılında umduğundan daha az bir reel faiz elde etmesinin faturasını, enflasyonun yüzde 4'e indirilmesi hedeflenen bir ortamda Hazineye borcu ancak yüzde 20-23 arasında bir nominal faiz vererek fazlasıyla ödettirdiklerine dikkat çekildi. Bu düzeyde bir nominal faizin yüzde 4-5'lik yıllık enflasyon varsayımıyla yüzde 15-18'lik bir reel faize denk geldiği vurgulanan raporda, ''Bu yıl ocak ayında Hazine iç borçlanmasını ortalama yüzde 20,36 faizle gerçekleştirdi. Eğer gelecek yıl ocakta yıllık enflasyon gerçekten yüzde 4'e inerse Hazine yüzde 15,7 oranında reel faiz ödemiş olacak'' denildi. REEL FAİZİN FATURASI
Raporda, Türkiye'nin 1994 krizini izleyen yıllarda reel faiz olarak ne kadar bir bedel ödediği de hesaplandı.
Hesaplamalarda faiz ödemesinin yapıldığı yılın ortalama enflasyon oranı (TÜFE) esas alınarak reel faiz oranının sıfır, yüzde 5 ve yüzde 8 olması halinde ödenmesi gereken faiz tutarları hesaplanarak, fiilen ödenen faiz tutarıyla karşılaştırıldı. Araştırmanın bazı sonuçları şöyle: HER 100 LİRALIK FAİZİN 45 LİRASI REEL
-Hazine, 1995-2006 yıllarını kapsayan dönemde toplam 302,5 milyar YTL (303 milyar dolar) iç borç faizi ödedi.
-Eğer Hazine bu yıllarda enflasyona endeksli olarak borçlanıp yıllık ortalama enflasyon düzeyinde faiz (sıfır reel faiz) ödeseydi toplam iç borç faiz ödemeleri 165,9 milyar YTL'de (176,7 milyar dolar) kalacaktı. Yani Hazine 136,6 milyar YTL (126,4 milyar dolar) daha az faiz ödeyecekti.
-Sıfır reel faize göre hesaplanan bu fark aynı zamanda Hazinenin 1995-2006 yıllarını kapsayan 12 yıllık dönemde ödediği reel faizin tutarına da denk düşüyor. Buna göre Hazinenin, bu dönemde ödediği her 100 liralık faizin 45 lirasını faizin reel kısmı oluşturdu.
-Eğer son 12 yıllık dönemde reel faiz yıllık ortalama yüzde 5 düzeyinde kalsaydı, toplam iç borç faiz ödemesi 211,8 milyar YTL'de (216,2 milyar dolarda) kalacaktı. Yüzde 5 reel faiz varsayımıyla Türkiye mevcut duruma göre 90,7 milyar YTL (86,9 milyar dolar) daha az bir faiz ödemesi yapacaktı.
-Bu dönemde Hazine iç borçlanmasını yıllık ortalama yüzde 8 düzeyinde bir reel faizle gerçekleştirseydi toplam 239,3 milyar YTL'lik (239,9 milyar dolar) faiz ödemesi yapacaktı. Çok yüksek sayılması gereken yüzde 8'lik reel faiz oranıyla bile Türkiye 12 yılda 63 milyar YTL (63,2 milyar dolar) daha az faiz ödemesinde bulunacaktı.
DEVLET BORÇLANIP FAİZ ÖDEDİ
-Türkiye'nin iç borçlanmasını diğer ülkelere göre oldukça yüksek faiz oranlarıyla gerçekleştirmesi iç borç stokunu hızla büyüttü. 1994 yılında 799 milyon YTL (20,8 milyar dolar) olan iç borç stoku, 2006 yılı sonunda 251,5 milyar YTL'ye (179 milyar dolara) kadar tırmandı.
-Devletin bütçesi 1995-2006 yılları arasında çeşitli düzeylerde bütçe açığı verdi. Bu yıllarda faiz dışı bütçe ise değişen tutarlarda fazlayla sonuçlandı. Dolayısıyla Hazine bu dönemde ödediği faizin bir kısmını bütçe gelirleriyle karşılarken, bir kısmını da yeniden borçlanarak borç stokuna ekledi.
-Son 12 yıllık dönemde bütçe toplam 164,2 milyar YTL faiz dışı fazla verdi. Buna göre söz konusu dönemde Hazine 302,5 milyar YTL olan faiz ödemelerinin yüzde 42'sini bütçe gelirleriyle öderken, geri kalan 175 milyar YTL'sini (yüzde 58'ini) yeniden borçlanarak borç stokuna ekledi. Aynı dönemde Türkiye'nin bütçesi ise yine 175 milyar YTL açık verdi. Diğer bir ifadeyle bütçe açığının tümü faiz ödemelerinden kaynaklandı.
-Hazine 1995-2006 yıllarını kapsayan dönemde toplam 774,3 milyar YTL anapara ve 302,5 milyar YTL faiz ödemesi yaptı. Anapara ve faiz olarak toplam iç borç ödemesi 1 trilyon 76,8 milyar YTL'yi buldu. İç borç anapara ödemelerinin ortalama yüzde 39'u kadar da faiz ödemesi yapıldı. Hatta 2000 yılında faiz ödemelerinin tutarı anapara ödemesinin yüzde 98,1'ine ulaştı. Bu oran 1997, 1998 ve 1999 yıllarında da yüzde 60'ın üzerine çıktı. 2006 yılında yapılan faiz ödemesi anapara ödemesinin yüzde 32,5'i kadar bir büyüklük oluşturdu.
ATO BAŞKANI AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmede bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2006 yılı bütçe sonuçları ve kamu borçlarının GSMH'ye oranının düşmesiyle övündüğünü hatırlatarak, ''Bütçe açığı ve borç oranlarının düşmesiyle biz de övünelim ancak, niçin hala dünyanın en yüksek reel faiziyle soyulduğumuzu da sorgulayalım'' dedi.
Hükümetin kaynakların büyük bir bölümünü faiz ödemelerine ayırmak için yıllardır halka kemer sıktırdığını, ülkenin en önemli varlıklarını bütçe açığının düşürülmesine katkı sağlamak için sattığını vurgulayan Aygün, şunları söyledi:
''Türk halkı, nedense bunun meyvesini bir türlü yiyemiyor. Yüksek reel faiz ödemeye devam ederek bir bakıma ikinci bir cezaya daha çarptırılıyor. Sayın Başbakan bütçe açığının ve kamu borcunun GSMH'ye oranının düşmüş olmasıyla övünüyor. Tamam biz de övünelim ama, bu kadarcık bir açığı finanse etmek, bu borcu çevirmek için hala dünyanın en yüksek reel faizini ödüyorsak, bütçe açığının azalmış borç oranının düşmüş olmasının Türk halkına yararı ne?''