kapat
   
09 Şubat 2007 Cuma
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Levent Tuzemen @ SABAH
 

Süren'den mektup var

Geçen hafta G.Saray'ın son 10 yılına damga vuran iki değerli başkanın yönetim anlayışını aktardım. Eski Başkan Sayın Faruk Süren bana yazımla ilgili kendi imzasıyla bir mektup yolladı. Ben de köşemde satırına dokunmadan yer vermeyi uygun gördüm. İşte o mektup..

Sayın Tüzemen,
3 Şubat Cumartesi günü Sabah Gazetesi'nde tarafsız bir değerleme takdimi içinde yayınlanan fakat şahsımı hedef alan "Süren-Canaydın Şeytanın Avukatı" başlıklı yazınızı okudum.
Tek taraflı bilgi kaynağına dayalı yazınıza cevap verip vermemekte tereddüt ettim. Netice olarak yazınızın, Galatasaray'ın özellikle bugünkü mali durumunun sebebini bizim yönetimimize bağlamakla bittiğini gördüğümde size bu satırları yazmaya karar verdim.
Değişik zamanlarda görüşlerim medyaya yansımaktadır. Son yaptığım söyleşiden alıntılar yaparak başlamış olduğunuz yazınızda benim, eski dostum Sayın Canaydın'ı 'ağır laflar' ile tenkid ettiğimi ileri sürüyorsunuz. Halbuki benim söylediğim, kendisinin de zaman zaman kabul ettiği mahalli düşünce tarzıdır ki bu bir tenkid değil vakıadır.
İlk iki yılında Sayın Canaydın'ın da yer almış olduğu yönetimimiz, gördüklerinden hareket ederek oluşan vizyonunu uygulamaya koymaya başlamıştır. Bu vizyonun ana hedefleri ikiye ayrılıyordu: 1. Futbol odaklı tüm gelirleri bir çatıda toplamak. 2. Bu kurumsal çatıyı tabana yaymak.

KRİZ BİZİ DE ETKİLEDİ
Bu hedeflere varmakta önemli unsurlardan bir tanesi de stadların kulüplere ait olması ilkesiydi. Neticede, bizim yönetimimizin Galatasaray'da başlatmış olduğu bu vizyonu diğer kulüpler de benimseyip aynı girişimlerde bulunarak mesafe katetmişlerdir.
Tek taraflı bilgi kaynağına dayalı somut örneklerinize gelince şunu ifade etmek istiyorum, Galatasaray'a bizim yönetimimiz süresince hiçbir zaman 110 milyon $'lık katkı sağlayacak TV kanalı teklifi yapılmamıştır.
Yapılan tek teklif, o zamanlar İkinci Başkan Mehmet Cansun'a bir medya kuruluşunun yaptığı ve Galatasaray'ın tüm medya haklarına (futbolcuların röportaj hakkı dahil) münhasır (exclusiv) olarak 5 yıllık süreyle sahip olmak ve karşılığında beş yıllığına 60 milyon $ ödemekti. Bu bedel karşılığında teklifi yapan medya kuruluşu haricinde hiçbir başka basın ve/veya TV kuruluşu, Florya dahil hiçbir tesise giremeyecek, çekim yapamayacak, gazetelerinde fotoğraf basamayacaktı. Böyle bir teklifi yasal zorluklardan bağımsız olarak, sadece etik nedenlerle reddettim.
Acaba sizin tabirinizle "Galatasaray'ı içinde bulunduğu gerçeklerle yönetmeye çalışanlar" böyle bir teklifi kabul ederler mi? Bizim yönetimimiz paylaşımcı bir düşünceyle her yeni atılımı ve bu atılımın gerektirdiği mali porteyi Genel Kurul'larımıza taşıyıp tartıştı ve hepsinden de onay aldı. Bazılarını gerçekleştirememizi o günün zamanı ve mekanına bağlamak gerekir. 2000 yılı sonunda, 2001 başında ülkemizin geçirmiş olduğu tarihinin en büyük ekonomik krizinden bizim de etkilenmemiş olmamız düşünülemez. Bütün bu namüsait makro ekonomik koşullara rağmen eski dostum Sayın Canaydın, kulübü 2002 Mart'ında 13 milyon $'ı bankalara olmak üzere toplam 52 milyon $ borçla devralmıştı. Şimdi ise sadece banka borcunun 70 milyon $'lara vardığından bahsediyor.
Banka borcundaki bu %450 artışı bizim yönetimimize maletmek safdillilikten öte bir bilgisizlik veyahut sui niyetin göstergesidir. Oysa biz bir başlangıç olarak UEFA Kupası'nı maddi olarak da son derece iyi değerlendirdik. Kayıtlara bakarsanız eğer, UEFA Kupası'nın kazanıldığı Galatasaray Spor Kulübü'nün giderlerinin reel olarak 83 miyon $, gelirlerinin de reel olarak 84 milyon $ olduğunu görürsünüz. Elbette bu bir başlangıç idi. Bu hadiseyi marka bazında daha da geliştirmek, bununla birlikte uluslararası temasları genişletmek gerekiyordu. Biz ayrıldıktan sonra ne oldu? Bu marka imajını geliştirmek yerine, hamaset dolu söylemlerle uluslararası ihtilaflar yaratıldı ve o itilaflardaki mağlubiyetler de, kulüpçe tazminatlar ödenmesine rağmen, mahalli "kurtuluş savaşı" nidalarıyla örtülmeye çalışıldı.
Oysa yetenek, bu kadar parlamış markayı günümüzün olumlu makro ekonomik koşulları altında daha da parlatarak büyütmek olmalıydı. Ülkenin kredi notunun artmasının elbette kurumlara da olumlu yansımaları olmuştur. Özellikle gayrimenkul yatırımcılarının ülkemize özel ilgi gösterdikleri malumdur, zaten bu oluşumu Riva'ya gösterilen ilgiden de anlayabiliriz. Peki, bu olumlu havadan yararlanıp, her şeyi hazır olan, Mecidiyeköy'deki Yeni Ali Sami Yen Stadı'nı finanse edebilecek olanaklara neden sırtımızı çevirip, Seyrantepe gibi formalitesi müşkül, alt yapısı ve ulaşımı henüz olmayan, mülkiyeti hiçbir zaman kulübümüze kalma şansı olmayan bir araziye, planı belli olmayan bir stat projesi peşinde enerji harcıyoruz?
Başlangıcında Sayın Başkan Canaydın'ın da dahil olduğu yönetimimizin stad projesini yapmamış olmak için mi?

ATILIM RAHATSIZ ETTİ
Bütün bu sorulara, anlamsız yaratılan uluslararası ihtilaflara, alınmış olan Genel Kurul kararlarında sadece Yönetim Kurulu kararlarıyla yapılan politika değişikliklerine rasyonel bir cevap verilmeyecektir. Alınacak olan cevap mugalatadır. Kurumlarda esas olan devamlılıktır. Yoktan nedenlerle bu süreci sekteye uğratırsanız, sizden önceki dönemlerde aşılmış olan evrelerden yararlanamazsınız. Böyle olunca da yıllar içinde oluşmuş ve bizimle devam eden uluslararası tanınmışlık, UEFA ve Süper Kupa'nın kazanılmasıyla taçlandırılmış dönemimizin devamı olması gereken maddi olanaklarından da faydalanamazsınız.
2001 Temmuz'unda ayrılmamın sebebini size anlatmış olduğumu ve sizin de anlamış olduğunuzu gayet de iyi hatırlıyorum, ama bir daha ifade edebilirim. Dar fakat etkin bir çevre, Galatasaray'ın göstermiş olduğu uluslararası atılımlardan rahatsız oldu! Bu gidişata dur demenin yolu benim Galatasaray dışında da yıpratılmamdı! Muvaffak oldu! Ben gittim! Sevgili Mehmet Cansun, benden devraldığı bayrağı 7 ay taşıdı fakat o da uygun görülmedi.
Netice olarak bizim ürettiğimiz plan ve projelerde borçlarla ilgili her zaman geri dönüşün bir plan ve programı vardır. Bugün Riva'yı değerlendirmek istiyoruz, onu da layıkıyla yapamadığımız gibi değerlendirmenin getirisini %450 artmış olan banka borcunu kapatmaya kullanmak istiyoruz. Peki, ihtiyaç duyulacak "işletme sermayesini" nasıl karşılayacağız? Küçülerek mi? Galatasaray ne kadar küçülebilir? Küçülme vizyonu ne kadardır?

G.SARAY'I KUTLAMALISINIZ
Galatasaray gibi bir topluma yöneticilik yapma anlayışı o topluma vizyon kazandırmak ve hedef göstererek hizmet etmekten geçilmelidir. Altından kalkamadığı bir yükü taşıyamamanın özrü çok başarılı bir geçmişi sadece dedikodu üreterek mazaret göstermek olmamalıdır. Maalesef bugün, sizin de yazılarınızla katkıda bulunduğunuz yöntem, bu yöntemdir!
Benim zaman zaman medyada yer alan Galatasaray'la ilgili ifadelerin Sayın Başkan Canaydın'ı incitip tenkid etmek maksatlı değil, ama yukarıda bazılarını sıraladığım tesbitleri ortaya koymaktır. Bunları tenkid olarak kabul etmek tarafgirliğin göstergesidir.
Sonuç olarak, sizin tamamen taraflı ve şahsıma yönelik mesnetsiz yazınızı kabul etmiyorum. Gerçi gördüğüm kadarıyla sizin de içinde olduğunuz bir grup, Galatasaray'ın, 19962001 yılları arasındaki, hem sportif alandaki tartışmasız başarılı, ayrıca da hem proje/fikir üretebilen ve hedef koyabilen hem de bu oluşumları üyeleriyle paylaşabilen sözkonusu dönemi yönetimimizdeki arkadaşlarıma ve bana atfederek anmak istemiyor olabilirsiniz, ama buna gerek de yok zaten. Müsterih olun, aslolan Galatasaray'dır, kazanılmış ve tarihimize geçmiş olan başarı da Galatasaray'ındır! Bu başarıyı coşkuyla hatırlamak için bizi/beni yüceltmeniz gerekmiyor! Galatasaray'ı kutlamalısınız.
Bütün bu güzel şeyleri de, başarıları da, toplum olarak paylaşmasını öğreneceğimizi ümid ediyorum. Yazınızda iki kere filozoflara atıfta bulunuyorsunuz, ben ise bir Çin atasözüyle yazımı bitirmek istiyorum, şöyle ki: "Küçük insanların gölgeleri uzadıkça o ülkede güneş batıyor" diyor Çinliler.

NOT: Sayın Faruk Süren'in mektubuna cumartesi günü köşemde bir cevap yazacağım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Golcülere terapi...   / 05-02-2007
 Süren-Canaydın ve Şeytanın Avukatı   / 03-02-2007
 Provadan dersler   / 02-02-2007
 Oyun iyi değildi   / 28-01-2007
 Ağır ağabeylere büyük görev   / 27-01-2007
 Farkı fark edin...   / 20-01-2007
 Antalya'yı arattılar   / 18-01-2007
 Polat'tan 6.7 milyon €   / 13-01-2007
 Riva’da üç teklif yarışıyor   / 07-01-2007
 Hamit ideal isim   / 31-12-2006
KAZIM KANAT
İsviçre'den sonra Gürcistan
Gecikmiş bir jest! Gecikse...
LEVENT TÜZEMEN
Süren'den mektup var
Geçen hafta...
Hayal: Bombayı Erhan evinde kendisi yaptı
Hayal: Bombayı Erhan evinde kendisi yaptı
Azmettirici Hayal, McDonald's saldırısının bombasını 'büyük abi' nin...
Dereden 7 ceset daha çıkarıldı... 9 ölü
Dereden 7 ceset daha çıkarıldı... 9 ölü
Şanlıurfa'da işçileri taşıyan kamyonun dereye uçmasıyla 2 ceset...
Deri mayokini
Deri mayokini
Fransa'nın başkenti Paris'te, Rosemary Rodriguez'in koleksiyonu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
Bize Ulaşın
   
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu