| |
Ankara'nın çivisi mi çıkıyor?
Emniyet, siyaset, jandarma, derin devlet, tarikat, cemaat, menfaat, fotoğraf, film, soruşturma birbirine karıştı... Özetleyecek olursak... "İşlerin cılkı çıktı." Şimdi hemen "ilahlar kurban arayacak." "Onbaşı" ya da "odacı" veya "alt kademeden bir polisin" kellesi koparılacak. Sonra ise... "Eski tas eski hamam" misali bir şey değişmeyecek.
Zaman tünelinde kısa bir gezintiye ne dersiniz. Birlikte hafızaları tazelemiş oluruz. Sene 1966. 6 Mayıs'ı 7 Mayıs'a bağlayan gece TBMM'de bazı "grupların" ve "başkanvekillerinin" odalarında arama yapıldı. Aramayı "polis" yaptı. Aramadan "Meclis Başkanı'nın haberi olmadı." Ortalık karıştı. Ve İsmet Paşa "tarihi konuşmasını" yaptı: - Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.
İsmet Paşa yaşasaydı ve bugün polisle jandarmanın neredeyse "saçsaça başbaşa" görüntüsüne tanık olsaydı... Hrant Dink'e kurşun sıkan gençle resim çektirmek için kimi güvenlik görevlilerinin birbiriyle nasıl yarıştığını izleseydi... Herhalde "bir konuşma daha" yapardı: - Eşkıyanın bu gece hangi resmi çekeceği belli olmaz.
Bir zamanlar (1980 öncesi) polis 2'ye bölünmüştü. "Solcu polisler" dernek kurmuştu: PolDer. "Ülkücü polisler" de ayrı dernek: PolBir. Polis "kendi içinde çatışmaya başlamıştı." Hatta ve hatta... Dönemin Sıkıyönetim Komutanı'nın "PolDer'i tuttuğu ve PolBir'li polislere işkence yaptırdığı" iddiaları ayyuka çıkmıştı.
Zamanla poliste kalite giderek yükseldi. Üniversite mezunu polisler, İngiltere'de eğitim görmüş polisler, doktora yapmış polisler devreye girdiler. Ve günün birinde... Aylardan yine "Şubat" iken... Türkiye "28 Şubat" diye bilinen süreci yaşarken... Polis teşkilatı "asker içinde yasanın vermediği yetkiyi kullanmak isteyen bir ekibin varlığına dair istihbarat" edindi. İstihbaratın kaynağı bir "onbaşı" idi. Onbaşının soyadı da "Sarımsak." Yakın siyasi tarihe "Onbaşı Sarımsak hadisesi" diye geçen bir skandal yaşandı. Ortalık karıştı. "İçeri atılan polis şefi" bile oldu. Sonra her şey unutuldu, gitti.
Tabii her olaydan sonra mutlaka "soruşturma" açıldı. Bizim polis ve jandarma arşivleri "soruşturma dosyalarıyla" doludur. Sonuç ise "pek bilinmez."
Sahi "Atabeyler soruşturması" ne oldu? "Birileri" Başbakan'ın evinin bulunduğu bölgenin "krokileri ile" yakalanmıştı. Yine birileri "Genelkurmay'ın oralarda", gazetecilere "sarı zarf içinde" belge ve bilgi servisi yapmıştı. Sonrasını bilen var mı?
Bugün yaşananlar "istihbaratçılar savaşı" mı? "Tarikat-cemaat-siyaset-güvenlik sürtüşmesi" mi? Komplo mu, cehalet mi, Çankaya seçimine dönük bir "üçkağıt" mı? "Bilmeceyi çözen beri gelsin."
|