Emniyet'te İstanbul beklentisi...
Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak üç gündür yaşanan gelişmeleri kısaca anımsayalım... Cinayeti işleyen çetenin içinde "polis muhbiri" olarak bulunan Erhan Tuncel'in Dink'in öldürüleceğini 11 ay önce resmi makamlara ilettiği ortaya çıktı. Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün, 17 Şubat 2006'da kendisine ulaşan bu ihbarı Ankara ve İstanbul'a bildirdiği belgelendi. Trabzon'da McDonald's bombalanması olayının içinde bulunan, sonrasında "polis muhbiri" olarak kullanılan Erhan Tuncel'den gelen bilgi notunda, Dink cinayetini azmettirdiği ortaya çıkan tutuklu sanık Yasin Hayal'in, cinayeti işleyeceği bilgisinin bulunduğu da kesinleşti. İstanbul Emniyeti'nin 19 Şubat 2006'da gelen bilgiyi araştırdığı, ancak doğrulatamadığı için takibini bıraktığı da dün resmen doğrulandı. Yine, Dink cinayetinden tutuklu bulunan muhbir Erhan Tuncel'in, ilk ihbarından sonra 3 kez daha Trabzon Emniyeti'ne benzer bilgi aktardığı, ancak bunların ilgili birimlere iletilmediği iddiası da yer aldı.
Aksu: Sonucu bekleyin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya dün telefonda bu gelişmeleri sorduğumda yanıtı kısa oldu: "Müfettişler Trabzon'da incelemelerini yapıyor. Onların raporları gelmeden herhangi bir kelime dahi söylemem..." Aksu, Trabzon'a daha önce mülkiye müfettişi gönderdiklerini, dün ise buna ilave olarak "bir polis, bir de jandarma müfettişi" yollama kararı aldıklarını aktardı. Bunun ötesindeki sorularıma ise cevap vermedi. Emniyet'ten gelen bilgilere göre, bu iki müfettiş Dink'i öldüren sanık Ogün Samast'ın Samsun'da Türk bayrağı önünde fotoğrafını kimin çekip dağıttığından Trabzon'da "polis muhbirinin ihbarına" kadar birçok muamma hakkında bilgi ve delil toplayacak. Peki, müfettişlerin bu soruşturması Karadeniz ile sınırlı kalabilir mi? Öyle görülüyor ki soruşturmanın kapsamı Ankara Yıldız'daki Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne kadar genişleyecek. Olayın başlangıcından, sonrasındaki gelişmelere, kimlerin gelen ihbarlar karşısında ne gibi bir tedbir aldığına, "polis muhbirinin" kullanımına kadar bütün veriler ortaya dökülecek. Emniyet'teki havaya bakılırsa; bunun sonucunda "ne gerekiyorsa" yapılacak, hatta bazı kişiler "soruşturmaların selameti açısından dinlemeye" alınacak. Bütün bunlara ise dün gece Etiyopya'dan Ankara'ya dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan karar verecek...
Genel müdürlük sorunu Bu gelişmeler içinde Emniyet'te sıkça dillendirilen bir soru ise şu: "İki aya yakın süredir Emniyet Teşkilatı'nın başında asaleten atanmış Genel Müdür yok. Aşağıdan açığa alma veya yerine vekaleten gönderme ile sorun çözülür mü?" Yakınmada da vurgulandığı gibi, Gökhan Aydıner'in yaş haddinden emekliye ayrıldığı 1 Aralık 2006'dan bu yana, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne asaleten atama yapılmadı. Aydıner'in görevde iken geçirdiği kalp ameliyatı da dikkate alınırsa, 5 aya yakın süredir Emniyet Genel Müdürlüğü vekaleten yürütülüyor. Anlaşılıyor ki, düne kadar da Çankaya Köşkü'ne, Genel Müdür adayı üzerinde "görüş almak üzere sözlü" veya kararname şeklinde "yazılı" bir bildirim yapılmamış. Bu da gösteriyor ki, asaleten göreve getirilecek isim üzerinde henüz hükümet içinde anlaşma sağlanamamış. "Bunda ne var, vekil arkadaş da çok iyi götürüyor" denilebilir, bunda haklı da olabilir... Ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi bir makamda bulunan kişi orada "vekaleten" oturduğunu her adımda hissedecek. Sadece kendisi değil, emri altında bulunanlar da bu düşünce ile yaklaşacak. Sonuçta, teşkilat içindeki çekişmeler, birinin diğerine dönük suçlamaları; özetle "zapturapt altına" alma durumu söz konusu olamayacak. Bundan da en büyük sıkıntıyı da icranın başında bulunan hükümet çekecek. Aynen bugün yaşandığı gibi...
|