|
|
|
|
|
|
|
Kerkük'te iç savaş tehlikesi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kerkük'ün özel bir statüye kavuşturulmasının şart olduğunu belirterek, ''Kerkük tüm Iraklılarındır. Bunu bir etnik unsura vermek yanlış olur. Eğer böyle bir referandumla Kerkük'te bir oldu bitti meydana getirilirse ben şundan çok korkuyorum, Kerkük çok büyük bir iç savaşa gidecektir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan ''İskele Sancak'' programında Mustafa Karaalioğlu'nun sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Hrant Dink cinayetiyle ilgili soruyu yanıtlarken, Bakanlar Kurulu toplantısında
haberi aldığında kendininde ve bakanlar kurulu üyelerinde şok etkisi yarattığını ifade etti.
Bunun ülkeye ve ulusa sıkılan bir kurşun olduğunu vurgulayan Erdoğan, savunmasız insanı düşüncelerinden dolayı katletmenin kimsenin hakkı olmadığını kaydetti. 32 saat gibi kısa zaman içerisinde failin yakalanmış olmasının tek teselli olduğunu ifade eden Erdoğan, saldırı karşısında cenaze töreninde ortaya konan tavrın anlamlı olduğunu belirtti.
Dink ile belediye başkanlığı dönemine birkaç kez görüştüğünü dile getiren Erdoğan, Dink'in yargılanması sürecinin 301. maddeyle gündeme geldiğini anımsattı.
301. maddeyle ilgili sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptıklarını kaydeden Erdoğan, bir teklif hazırlamalarını istediklerini, ancak bir taslak gelmediğini söyledi. AB üyelik çalışmaları çerçevesinde söz konusu maddede değişiklik yapıldığını belirten Erdoğan, bu maddenin benzerlerinin pek çok AB ülkesinde olduğunu ancak konunun üzerinde çalıştıklarını, zamanlaması yapılarak bu konuda adımların atılabileceğini kaydetti.
"HEPİMİZ ERMENİYİZ" İFADESİNE ELEŞTİRİ
Başbakan Erdoğan, cenaze törenindeki kalabalığı nasıl yorumladığına ilişkin soruyu yanıtlarken, 3 noktanın takdire şayan olduğunu belirtti. Halkın uluslararası camiaya birlik ve beraberlik mesajı verdiğini kaydeden Erdoğan, topluluğu provoke etmek isteyenlere karşı Dink'in eşinin ve Patrik Mutafyan'ın yaptığı olgun konuşmanın önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, ''Orada benim eleştirecek bir şeyim olabilir; O da temenni ederdim ki (Sadece hepimiz Ermeniyiz) ifadesi olmamış olsaydı çok daha mükemmel olmuş olacaktı. Yapanlar iyi niyetle yapmış olabilirler. (Hepimiz Hrant Dink'iz) demek zaten yetiyordu'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürünün görevden alınmasına ilişkin soru üzerine, Trabzon üzerinde bir oyun oynandığını, bu ilin üzerine gölge düşürülmemesi gerektiğini, atılan adımın bu çerçevede olduğunu belirtti.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde karıştırıcı olayların beklendiğine ilişkin yorumların anımsatılması üzerine, ''Asla bunları cumhurbaşkanlığı seçimi süreciyle ilintili hale getirmekten yana değilim ve bunu doğru bulmuyorum ve bunu konuşmayı aslında yanlış buluyorum. Bunlar ülkemizde huzuru, mutluluğu, barış içindeki süreci adeta engellemeye veya onu bozmaya yönelik adımlardır. Bunların konuşulması bile o süreci aslında rahatsız ediyor. Niye o süreci bozalım, niye huzurumuzu bozarak ülkemizi tekrar içe kapanık hale getirme gayretine girelim'' diye konuştu.
"DERİN DEVLETİ YOK ETMEK GEREK"
Öte yandan ANKA ajansının haberinde Erdoğan, suikastın cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilişkilendirilmesine tepki göstererek, "bunların konuşulmasını dahi doğru bulmuyorum" açıklamasında bulundu. Derin devletin varlığıyla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, "Derin devletin varlığına katılmıyorum diye bir şey yok, katılmıyorum olur mu, neden olmasın. O her zaman olmuş. Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamış bir şey de değil . Ta Osmanlı'dan. Bu gelenekten gelen bir şey zaten. Ama bunu minimize etmek, mümkünse yok etmek, bunu başarmak gerek" dedi.
ERMENİSTAN İLE İLİŞKİLER
Başbakan Erdoğan, cinayetin ardından Ermenistan ile ilişkilerin yeniden gözden geçirilebileceği yönünde mesajların verildiğinin ifade edilmesi üzerine, barışa yönelik Ermenistan ilişkilerinde adımlar attıklarını, ancak Ermenistan'dan beklenen mesajların gelmediğini kaydetti.
''Biz bunları konuşurken diaspora, Ermenistan-Türkiye arasında bir gerilimi sürekli olarak pompalıyor. Sözde Ermeni soykırımını her tarafa yayma gayretindeler. İşi gücü yok bunların, mesleği bu... Çeşitli ülkelerde lobiler yaparak, kulisler oluşturarak bazı meclis kararları çıkarttırıyorlar'' diyen Erdoğan, bu kararları çıkartan ülkelerin bu konuyla ne ilgilerinin olduğunu anlamanın mümkün olmadığını ifade etti.
MALİYE BAKANLIĞINDAKİ SORUŞTURMA
Erdoğan, göreve geldiklerinde devlette bürokratik oligarşiden söz ettiğinin hatırlatılıp, bunun kırılıp kırılmadığının sorulması üzerine, bu konuda belirli bir başarı elde edildiğini ancak hedefe henüz ulaşılmadığını söyledi.
Belli aşama kaydettiklerini vurgulayan Erdoğan, ancak ön yargıları taşıyanlar da bulunduğunu kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Maliye Bakanlığında çıkan olay: İşte görüyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile ilgili olarak 1115 kez ve bir günde, çok meraklıymış. Bazı çevreler hala burada başka niyetler var deyip başka şeyler araştırmanın gayreti içinde. Her şey ortada işte. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını bu noktada ve üstelik de sağda solda çevrede değil, merkezden girmek suretiyle takip ediyor, araştırıyor. Elinizdeki denetim yetkisini bu şekilde kullanıyorsun. Niye kullanıyorsun? Çünkü bilgi kaynakları kesildi. Şimdi bunu nasıl samimiyet değerleriyle ölçebiliriz. Bakıyorsunuz ki bunlar sıradan kişiler değil, belli yerlere gelmişler.''
Araştırmalardan sonra hepsinin ortaya çıkacağını kaydeden Erdoğan, parti genel başkanı ve milletvekili olmasından dolayı mal beyanının TBMM ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunduğunu, artışlarını bildirmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, ''Gizlim yok, her şeyim açık, o zannediyor ki herhalde bazı kayıt dışı olan işler vardır, onları yakalarım. Boşuna yorulma, böyle bir şey yok, yakalayamayacaksın, yok böyle bir şey'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, kadrolaşma iddialarına ilişkin soruyu yanıtlarken, bu konuda büyük bir haksızlık yapıldığını, geçmişte kadrolaşmanın nasıl yapıldığının bilindiğini kaydetti.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına gönderilen kararnamelerin geri dönmesinin böyle bir düşünce uyandırdığının ifade edilmesi üzerine, şunları söyledi: ''Bakanlar Kurulu olarak bir isim gönderiyoruz ve o isim bir gerekçe gönderilmeden geri gönderiliyorsa tabi bu bizi üzer. Bu bir, iki, üç değil, dört olursa bizi üzer. Üzülüyoruz ama devletin tepesinde uyum olması lazım. Onun için de bu uyuma dikkat etmemiz gerekiyor. Şu ana kadar da bu süreci böyle işlettik. Böylece de işleteceğiz. Çünkü aldığımız devlet terbiyesi de bunu gösteriyor.''
''HİÇBİR SIKINTI YAŞAMADIK''
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve Genelkurmay Başkanı ile ilişkilerinin nasıl olduğuna ilişkin soru üzerine, şöyle konuştu:
''Benim Cumhurbaşkanımla, Meclis Başkanımla, Genelkurmay Başkanımla aramda herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Gereken şeyleri bizler devlet adabı içinde şu ana kadar götürdük. Gerek Cumhurbaşkanımla, gerek Genelkurmay Başkanımla, gerek Meclis Başkanımla hiçbir sıkıntı yaşamadık. Uyumlu şekilde gidiyor.''
Erdoğan, zaman zaman bazı konuların dışarıya çok farklı şekilde yansıtıldığını, bunlara da üzüldüklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, yüksek faiz ve cari açık konusunda endişe duyup duymadığının sorulması üzerine, hiçbir endişe duymadığını belirtti. Faizlerin göreve geldiklerine göre 42.7 puan indiğini, enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğünü ifade eden Erdoğan, cari açığın da başta enerji ve makina, teçhizat ithalatlarından kaynaklandığını dile getirdi. Erdoğan, TL'den 6 sıfır atıldığını, bunun iyi araştırılması gerektiğini kaydederek, ''patlayacak'' denilen enflasyonun ''çatladığını'' söyledi.
Seçim yılı olmasına karşın ekonomik programa aynen uyacaklarını, mali disiplinden asla taviz vermeyeceklerini yineleyen Erdoğan, seçim çalışmalarına popülizmin asla yansımayacağını vurguladı.
AB VE IRAK
Başbakan Erdoğan, AB ve Irak konusundaki gelişmelere ilişkin bir başka soru üzerine, AB ile ilgili atılacak adımların bir takvime bağlı olarak sürdürüldüğünü belirtti.
Türkiye'nin Irak'a karşı politikasız kalmasının mümkün olmadığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin ''yok'' sayılamayacağını, Türkiye'nin ''söyleyeceklerinin'' bulunduğunu vurguladı.
Kerkük'te göz göre göre demografik değişim yapılırken, Anayasaya referandum konulmasının yanlışlığına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda olması gerekenleri söylediğini kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'nin ''Barzani ve Talabani'ye ağabeylik yapma politikası giderek zorlaşıyor mu'' sorusunu yanıtlarken, ''Kendimizi ağabey pozisyonunda görmemize gerek yok. Bizim tarihte neler yaptığımızı Sayın Talabani de Barzani de bilir. Sayın Barzani'nin son zamanlarda yaptığı açıklamaları şık bulmuyorum, doğru bulmuyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Kerkük'te bu yıl içinde referandum yapılabilir mi'' sorusunu ise şöyle yanıtladı:
''Biz bu noktadaki taleplerimizi söyledik. Bunun en azından ertelenmesi lazım. Çünkü Kerkük'ün özel bir statüye kavuşturulması şart. ABD hala diretiyorsa 'Anayasa böyle diyor' diye... Anayasa dediğin nedir, insanların yaptığı bir şey değil mi, oturursun yenisini yaparsın, ertelersin. Veya bunu anayasa maddesi olmaktan çıkarırsın. Kerkük'e bir özel statü dersin. Parlamento bu işi otursun yeniden değerlendirsin. Kerkük tüm Iraklılarındır. Bunu bir etnik unsura vermek yanlış olur. Bunu çözmek lazım. Eğer bu çözülürse Irak'ın geleceği için, barışı için çok önemli bir adım atılmış olur. Ama eğer böyle bir referandumla Kerkük'te bir oldu bitti meydana getirilirse ben şundan çok korkuyorum, Kerkük çok büyük bir iç savaşa gidecektir.''
Erdoğan, Türkiye'nin düşüncelerinin Talabani ve Barzani'ye aktarıldığını belirterek, ''Yıllar yılı Ankara'da ofisleri oldu. Bu ofislerle dünyaya açıldılar. Ama şimdi bir anda her şey ne hale geldi. Biz bunu istemezdik. Bu gerek hükümetimizin ve gerekse bu görüşmelerin içerisinde olan kurumlarımızın ağırına gidiyor'' dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminin gündemden düşmediği hatırlatılarak, bu konuyla ilgili düşüncesinin sorulması üzerine, ''Konuşanlara diyorum ki, adayınız varsa çıkarın adayınızı, kampanyanızı başlatın. Biz sizinle aynı zamanda kampanyayı başlatmak zorunda değiliz. Ama Nisan ayında, belirlenen tarihler geldiğinde adaylarımızı, ön hazırlıklarını yapar isimlerini açıklarız'' diye konuştu.
Kafasında bu konunun esaslarının zaten bulunduğunu ancak kimin olacağı konusunun ise istişareyle karar verileceğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu istişarenin içinde başta teşkilatım, grubum olmak üzere, ülkedeki ilgili sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapmak suretiyle, kimlerden bir şeyler alabileceksek, bir uzlaşıyı sağlama noktasında istifade edebileceğimiz her kesimle süratle elimizden gelen görüşmeleri yapacağız. Hatta bu konudaki bir başka hedefim de en geniş manada kamuoyu araştırması yapmak suretiyle belki birkaç kez nabzı yoklayacağız, adımımızı ona göre atacağız.''
SEÇİMLER
Erdoğan, genel seçimlere ilişkin partisinin durumunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, iktidar partilerinin ister istemez yıprandığını ancak kendilerinin gayet emin olarak çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.
3 Kasım neticelerini aratmayacak bir konumda olduklarını vurgulayan Erdoğan, tek başına iktidar konusunda endişe taşımadıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, bir başka soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin başkanlık sistemini tartışması gerektiğini, bu konuda toplumsal mutabakatın yetmeyeceğini, kurumsal mutabakat da gerektiğini kaydetti. Erdoğan, ''Cumhurbaşkanını halk seçsin diyenler, aslında bunu söylemek istiyorlar da bunu gizliyorlar. Cumhurbaşkanını halk seçtiği anda zaten başkanlık sistemine geçtin demektir. Gelin bunun adını açık koyun'' diye konuştu.
Ak Parti Grubunun sandıkta aldığı yetkiyi kullanmasının Anayasal bir hak olduğunu kaydeden Erdoğan, halkla hiçbir problemleri bulunmadığını, ülkenin istikrar ve güveni için seçimlerde yüzde 10 barajına bir süre daha ihtiyacı olduğunu ifade etti.
(AA, ANKA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|