| |
Bir konuğumuz var
Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz bugün Türkiye'ye geliyor. Haberi duyunca bir an ürperdik. Nasıl ürpermeyelim; 3.5 yıl önce Türkiye'ye verip veriştirdiği konuşması hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor. Hatırladınız mı? 2003 Mayıs'ının başıydı. ABD ve İngiliz kuvvetlerinin 20 Mart'ta başlattıkları Irak savaşı Saddam rejiminin devrilmesiyle "bitmişti". Öyle demişti Başkan Bush, 1 Mayıs'ta Abraham Lincoln uçak gemisinde yaptığı konuşmada: "Savaş bitti, zafer kazandık!" İşte o zaferin sarhoşluğuyla ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Irak savaşının mimarı Wolfowitz 5 Mayıs'ta Mehmet Ali Birand ile Cengiz Çandar'a verdiği mülakatta ağzına geleni söylemişti: " Türkiye'de bize destek olacağını düşündüğümüz, aramızdaki ittifakın çok önemli geleneksel destekçisi kurumlardan aradığımız desteği bulamadık. Hangilerini kastettiğimi biliyorsunuz. Örneğin ordu... Ordu, hangi nedenle olursa olsun, o önemli ve oynamaları gereken liderlik konumuna sahip çıkamadı. Ama asıl hayalkırıklığı şuydu: Türk kamuoyu ve bunun yansıması olarak Türk Hükümeti, Irak'ta neyin mücadelesi verildiğini anlayamadı. Türkiye'nin ulusal çıkarları ve ulusal stratejilere bakacak olursanız, özellikle sizin sisteminizde geçerli olan şu: Ordunun söylemesi gereken birşey vardı; 'Amerika'yı desteklemek Türkiye'nin çıkarına' demeliydi. Bundan sonra şöyle bir Türkiye olmalı: Her şeye, Kuzey Irak'ta olan her şeye şüpheyle yaklaşmayan, 'Amerikalılar'ın ne istediğini umursamıyoruz' demeyen bir Türkiye olmalı. Şöyle bir Türkiye olmalı: 'EVET, biz bir hata yaptık' demeli. 'Irak'taki olaylara daha duyarlı davranmalıydık. Bilemedik. Ama artık biliyoruz. Amerikalılar'a nerede ne kadar yardımcı olabiliyorsak, o kadar yardımcı olmalıyız' demeli. Çünkü bu Türkiye'nin çıkarları için de çok önemli. Ben bir Türk olsaydım, 'Son zamanlarda neler yaşamış olursak olalım, Türkiye'nin dünyadaki en güçlü dostu, en büyük müttefiki ABD'dir' derdim." Wolfowitz'in öfkesi dinmek bilmemiş, bunu aylar sonra Washington'da kendisini ziyaret eden Tuncay Özilhan başkanlığındaki TÜSİAD heyetine de açık açık söylemişti. Hatta "Irak'ta bizim yapabileceğimiz bazı jestler olabilir" diyen Özilhan'ın sözünü kabaca keserek, "İlişkiler bununla düzelmez" diyecek kadar açıklıkla ve sertlikle.
Onun artık derdi değil Aradan 3.5 yıl geçti. Wolfowitz artık Bush ekibinde değil ama TürkiyeABD ilişkilerinde pek birşey değişmedi. Wolfowitz'e ifadesiyle "Irak'ta neyin mücadelesi verildiğini bilmeyen" Türk kamuoyunda ABD karşıtlığı tavana vurdu; ABD'de ise 1 Mart tezkeresinin öfkesi sürüyor. Hatta Irak'ta şiddet ve direnişin tırmanmasına paralel olarak daha da büyüyor. Türkiye, Wolfowitz'in o zaman dediği gibi "Kuzey Irak'ta olanlara şüpheyle bakmaya" devam ediyor. ABD, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta olanlara şüpheyle bakması için elinden geleni ardına koymuyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack daha dün, "Kerkük referandumunun bu yıl yapılacağını" tekrarlayarak yine Ankara'nın damarına bastı. Türkiye 3.5 yıl önce olduğu gibi, Kuzey Irak'taki PKK gruplarının ortadan kaldırılmasını istiyor. ABD 3.5 yıl önce olduğu gibi, "Haklı kaygılarınızı anlıyoruz ama sorunu yapıcı yollardan halletmeye çalışıyoruz" diye geçiştiriyor. Wolfowitz ziyaretinde o "ünlü" ve de "tarihi" konuşmasıyla ilgili soruları yanıtsız bırakacak. Çok sıkıştırılırsa, herhalde "Unuttum gitti" diye geçiştirilecek. Ama biz unutamıyoruz, unutamayacağız; çünkü bütün bu dertleri başımıza o açtı!
|