| |
|
|
"Hepimiz neyiz?.. Ne olabiliriz!.."
Hrant Dink'in cenazesindeki "Hepimiz Ermeniyiz" pankart ve sloganlarına itirazlar geldi. Fatih Altaylı mesela, "Yanlış" dedi.. MHP Başkanı Devlet Bahçeli ise "Garip!.." Bir sembolik dayanışma eylemini böylesine masaya yatırmayı da ben garip buluyorum. Başından beri savunduğum, altına imzamı attığım bir söz var.. Kemal Atatürk'e ait.. "Ne mutlu Türküm diyene.." Bu söz kaynağını Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan alır.. "Madde 66 . Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." Eğer bir ulusal ve üniter devletsek öyle olması da gerekir. Bu tarif, ırka bağlı ulusalcılığı reddeder. Bu tartışmayı bir kenara bırakıyorum şimdilik. Eğer bu ülkede, Anayasa ile hem de, Ermeni, Rum, Kürt, Laz, Çerkez daha kim varsa, Türk oluyorsa, "Ben Türküm", bilemedin "Ermeni asıllı Türküm" diyorsa, ki daha düne kadar Yaşar Kemal de mesela ben "Kürt asıllı Türküm" diyordu gururla, Hrant Dink'i dünya medyası, Ermeni asıllı Türk yazar diye tanıtıyorsa, işin içinde kafatasçılığın ve kan bağı şartının olmadığı açıktır. Bu ülke Ermenileri, yasa, hem de Anayasa gereği "Türküm" diyor ve oluyorlarsa, her türlü etnik kökenden insanlar, dünyanın en çirkin cinayetlerinden birine tepki ve bu ulusun bütün etnik mozayığı ile, bir ve beraber olduğunu göstermek için, neden "Biz Ermeniyiz" demesinler, peki?..
Hrant Dink cinayetinin bir örgüt işi olduğu teorilerinin altı boş.. Bu teorileri ileri süren ve inanmamızı isteyenler, işin mantığını açıklayamıyorlar. Bu örgüt her kimse, hangi amaçla işler bu cinayeti?.. Ve eğer, iddia edildiği gibi adeta ısmarlanmış gibi, anında yakalanan bir tetikçi tezgâhlayarak basit, bireysel bir cinayet süsü verdiği zaman amacına nasıl ulaşmış olur, bundan nasıl bir yarar sağlar? Örgüt ismi vermiyor kimse.. Veremiyorlar, nedense.. Ben iki kutuptan en radikal iki örnek vereyim. Diyelim cinayeti, dış kaynaklı Ermeni örgütleri planladı. Amaç, dünya üzerinde Ermeni tezi lehine hava yaratmak, çeşitli meclislerdeki katliam tasarılarının geçişini hızlandırmak ve sağlamak.. Bireysel, psikopat bir delikanlı cinayeti mi bu amaca hizmet eder, Türk polisinin çözemediği, söylentilerin her gün dallanıp budaklandığı esrarengiz bir olay mı?.. Diyelim cinayeti darbe peşinde gizli bir askeri gurup düzenledi. Amaç ülkeyi karıştırmak ve müdahaleye zemin hazırlamak.. Böylesi bireysel bir cinayet görüntüsü verdiğinde, Türkiye karışır mı?.. Ülkeyi söylentiler karıştırır. O zaman işin en gizli kalacak şekilde planlanması gerekmez mi?.. "Örgüt" diyenler çıkıp "Şu örgüt.. Böyle bireysel görüntü vererek, şu amaca ulaştı" demedikçe, komplo teorileri havada kalacaktır.
Başbakan "Cani.. Hain.. Zalim" dedi, cinayeti işleyen ve işletenler için.. Peki bu cani, hain ve zalimlere meydanı boş bırakan kendi bürokratları için herhangi bir eylem ve söylemi oldu mu bugüne dek.. Arkasında başbakanın olduğu her kapı arkasında söylenen Star gazetesi "Katile poster" diye tam sayfa yaptı, fonda Türk Bayrağı ve Atatürk'ün "Vatan kutsaldır. Kaderine terk edilemez" sözleri ile polisin verdirdiği ve dağıttığı katil pozunu.. Başbakan, kendi gazetesinin tepkisini bile görmezden geldi. Trabzon Emniyet Müdürü Savaş Ay'a konuşmuş, McDonald's bombacısı, beşi çocuk altı kişiyi yaralayan "Efsane" için.. "Serbest kaldıktan sonra, futbola başladı. İyi hale döndü zannettik. Vatandaş ihbar etmeliydi.." "Bu daha başlangıç, eylemler devam edecek. Yaşasın Bin Ladin" diye bağıran adam, Trabzon'da çete kurup silah talimleri yaptırırken, gaflet, dalalet içinde bir müdür böyle konuşuyor.. "Vatandaş ihbar etsin.." O zaman polise ne gerek var?.. İstihbarat şubelerinde yığınla polis niye maaş alıyor?.. Vatandaşın içinde polisin haber alma unsurları olmaz mı?.. Masanın başında otur, ihbar bekle.. Olur.. Polis okullarını kapayalım. Muhbir vatandaş okulları açalım.. Bunu diyen Emniyet Müdürü hâlâ görev başında Recep Tayyip Bey, hâlâ görev başında.. Lafı bırakın da, vatandaşın sarsılan, kaybolan "Devlete güven" duyusunu bir nebze geri getirecek eylemlere girişin, onu görelim, bir..
|