Trabzon'un özürü...
Memleketimin adının, katil kelimesiyle anılması zoruma gidiyor..." Yukarıdaki cümlenin sahibi, Trabzonlu, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ... Son günlerde şehrinin adının sıklıkla "cinayet, suikast" kelimeleriyle anılmasının sıkıntısı içinde. Bakan Pepe, "Bölge bu adla mı anılmalıydı" deyip ekliyor: "Trabzon'un katil, suikast kelimeleriyle birlikte anılmasının ilerde yaratacağı sıkıntıları da görmeliyiz. Bu adla anılmaya başladığında bazen bölge insanının damarına basılıyor gibi bir his veriyor; 'Trabzonlu katil' denildiğinde tam tersi bir sonuç doğuruyor. Daha fazla travma, kırılma yaratıyor." Bu aşamada, gelişmelerin üzerine hükümet olarak daha fazla gitmeleri gerektiğini söylüyorum. Bakan Pepe, "Haklısınız, ama..." deyip konuşmasını sürdürüyor: "Başbakan, bakan, belediye başkanı ne yapsın? Herkesin bu işe birlikte eğilmesi, üzerine gitmesi gerekiyor. Bu sadece Trabzon'da değil, yarın bir başka şehirde de olabilir..." Pepe'nin de vurguladığı gibi, son dönemde göç, sosyal hayatta yaşanan travma ile birlikte gelen sorunlar şehirlerin en büyük problemine dönüştü. Üzerine, gelişen dini motifli aşırı milliyetçilik eklenince, sorun yumağı her geçen gün artış gösterdi. Eski Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın da dün vurguladığı gibi Trabzon, son 15 yılda bu travmaların en fazla yaşandığı şehir oldu. Aşık, bunları 4 ana başlıkta sıralıyor: "Rusya kapısının açılması, aşırı göç, internet kafelerin pıtrak gibi çoğalıp gençlerin zamanlarının büyük bölümünü buralarda geçirmesi, hapçılık..."
"Rahip için yapamadık..." Bu aşamada şu önemli cümleyi de ekliyor: "Bir de Trabzon'un özünde var olan insani duyarlılığını sürekli hatırlatmamış olmamız. İspanyol uçağı düştüğünde, ölen askerleri kendi şehidi gibi kaldıran Trabzon, Santa Maria Meryem Ana Kilisesi'nin İtalyan rahibi Andrea Santoro'nun öldürülmesinde aynı tepkiyi gösteremedi. Keşke o zaman hepimiz o olaya daha sert tepki koyabilseydik; belki bugünü yaşamazdık..." Verdiği bir diğer bilgi ise çok daha dikkat çekici: "Son dönemde Trabzon'da haftada 4 cinayet işleniyor; belki ünlü kişiler olmadığı için duyulmuyor. 10 genç bir araya gelmiş, bir ağabey bulmuş, çetecilik oynuyor. Bugün Trabzon'da yaşanan çetecilik oyunu, yarın bir başka ilde patlar."
Gözetim olmayınca Başka bir şehirde de benzer gelişmelerin yaşanmaması ihtimali son dönemde belki de en yüksek seviyede. Bütün bunların nedeni de şehirlerdeki suç oranlarının artması, suça karışanların da uzun süreli gözetim altında tutulamaması. Örnek mi; Danıştay saldırısındaki Osman Yıldırım, son olaydaki Yasin Hayal ... Yani katil zanlısı Ogün Samast'a silahı ve Hrant Dink'i öldürme emrini veren, Trabzon'da 2 yıl önce McDonald's'ın bombalanması olayına karışan kişi. Veya, hapisten çıktıktan sonra da yaylalarda silah eğitimi verdiren, gençler arasında "ağabey" olarak kabul gören şahıs... Yaptıkları bir utanç vesilesi olmak yerine, övünç kaynağı durumuna gelen bombacı... Haraç topladığı kişiler tarafından dahi itibarlı kişi muamelesi gören, kollanan, "bizim oğlan, ilerde lazım olur" diye beslenen çeteci... Daha önce de yazdık; dün Yasin Hayal'in özendiği ağabeyleri vardı; toplum onları itibarlı kişi yaptı. Yarın cezaevinden çıktığında da belki Ogün Samast "önemli şahsiyet!" olacak. Belki, geçmişte "ağabeylerine" yapıldığı gibi demir kapı önünde davul zurnayla karşılanacak. Biz de yine geçmişi unutup, yeni katillerin arkasındaki azmettiriciyi arar olacağız.
|