Türk eğitim sistemini hep tartışıp dururuz. Hep kendi kendime şu soruyu soruyorum. Devletveözelokullardaeğitimgörenöğrenciler,sınavlardanöncebununlayetinmeyipnedendershaneleregitmekzorundakalıyorlar. Dershanede öğretilenler ile, okullarda öğretilenler farklı mı? Yoksa okullardaki öğretmenler neyi nasıl öğreteceklerini dershanelerdeki öğretmenler kadar bilmiyorlar mı? Bu sorumun cevabını dün katıldığım ve Türkiye'de ilk defa 2007-2008 Eğitim Öğretim yılında BahçeşehirUğurEğitimKurumları'nda uygulanacak KişiyeÖzgüÖğretimModeli'nin tanıtım toplantısında aldım. Toplantıda konuşmacı olarak Columbia Üniversitesi'nden Prof.Dr.KikumiTATSUOKA, Yeni Zelanda'dan Yaratıcı Öğrenme Sistemleri Merkezi Kurucu Direktörü Prof.BarbaraPrashnig, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.NevinDölek vardı. Toplantıda ayrıca New York Eğitim Departmanı'nda danışmanlık yapan Dr. Adrian Franko, Uknow-Washington D.C. Direktörü Paul Branson'ın yanısıra bir çok üniversiteden Eğitim Fakültesi dekanları, akademisyenler ve eğitimciler hazır bulunuyordu. KişiyeÖzgüÖğretimModeli, her öğrencinin farklı ilgi ve yeterlilikleri olduğu gerçeğinden yola çıkarak, öğretme odaklı bir anlayışın üstüne temellenmişti. Modelin temel hedefi, her öğrenciye uygun koşullar sunulması ve bireysel farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesine paralel olarak eğitimde verimin artması üzerinde duruldu. Bilgitoplumunageçişte,nasılöğrendiğininbilincinde,kişiselfarkındalıkdüzeyiyükselmiş, bilgiye nasıl ulaşabileceğini bilen gençlerin yetişmesini sağlayacak olan bu yeni modeli dinlediğimde, her zaman olduğu gibi eğitimde çığır açan ve yeniliklerin öncüsü olan UğurEğitimKurumlarıYönetimKuruluBaşkanıEnverYücel'i bir kez daha kutladım. Bu sistem eğitimcilere nasıl öğretileceğini anlatan bir sistem. Bu sistem tutarsa belki de dershanelere gerek kalmayacak.