|
|
Bankaların sandıkları ortada bırakıldı
Bankaların vakıf sandıkları var. SSK'nın geçici 20'nci maddesine göre bu sandıklar aynı zamanda banka çalışanlarının maaşlarından ve işverenden (banka) kesilen sosyal güvenlik kesintileri ile kurulmuş bulunan birer sosyal güvenlik kuruluşu. Bu vakıf sandıklarına devletten en ufak bir katkı yok. Yani kendi kendisini finanse eden 'emekli sandığı'dır. Vakıf sandıklarının gelirleri, mensuplardan ve işveren bankadan kesilen sosyal güvenlik primi ile faiz ve gayrimenkul kiralarından elde edilen gelirlerden oluşuyor . Bu sandıklar bizzat mensupları tarafından idare edildiği için hem daha iyi sağlık hizmeti hem de daha iyi emeklilik maaşı veriyor. Mali imkanları daha iyi yönetildiği için, mensupların gelecek ile ilgili kuşkuları yok. Gün geldi, IMF buraya da el attı . Hükümet, bankalar kanunu ile sosyal güvenlik kanununa bir madde koyarak, bu sandıklardan emekli maaşları alan mensupları da 'tek çatı' altına alma bahanesiyle zaten mali sıkıntı içinde kıvranan SSK bünyesine aldı. Bu yöntemle, banka sandıklarının mensuplarının maaşlarında yüzde 20-40 arasında indirime neden oluyor. Sandık bünyelerinde oluşturdukları sağlık kuruluşlarından devlete hiç yük olmadan daha kaliteli hizmet alıyorlardı, şimdi ise kendilerine göre daha az prim ödeyen diğer SSK mensupları ile birlikte hastahane önlerinde kuyruk beklemeye başlayacaklar. Bankaların vakıf sandıkları devlete yük olmadılar . Devletten bir tek kuruş mali katkı almadılar. Kendi ödedikleri primlerle daha iyi emeklilik ve sağlık hizmeti imkanı bulmuşken bunlara da "hayır sizin daha iyi koşullarla emekli olmanıza ve sağlık hizmeti almanıza müsaade etmiyor, siz de diğer emeklilerimizle birlikte cefa çekeceksiniz" demek hangi mantığa, hangi akla sığar. Ben anlamakta güçlük çekiyorum.
|