SABAH - 18/01/2007 - Abdurrahman Yıldırım

Şu an 15 Ocak 2007 - Pazartesi tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

Servislerimiz

Google Arama

SMS:
AY yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder

Yurtiçi tasarruflar artmıyor

Üst üste beşinci yıldır yüksek büyüme hızına ulaştık. 2007 ile altıncı büyüme yılına girdik. Uygulanan bütçe disiplini ile devletin iki yakası birbirine çok yaklaştı. Kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 50'nin de altına düştü. Enflasyon tek haneli düzeylere indi. Hazine piyasalardan giderek daha az borçlanıyor ve her yıl belli bir kaynağı özel sektör kullanımına terk ediyor. Ancak kamudaki tasarruf artışı özel sektörde yok. Hatta özel sektör tasarruflarında son yılların en düşük düzeyi 2006 yılında görüldü. Özel tasarrufların milli gelire oranı yüzde 20'lerin üzerinde seyrederken 2005'te yüzde 14.2'ye, 2006'da yüzde 11.3'e kadar geriledi.

Bono ve fondan kaçış
Bu oranın altında yatan ve tasarruf araçlarının payına düşen rakamlar yukarıdaki tabloda yer alıyor. 2005'te 357 milyar YTL olan toplam yurtiçi tasarruflar 2006 sonunda 410 milyar YTL'ye yükseldi. Yüzde 14'lük nominal artışı enflasyondan arındırıldıktan sonra geriye sadece yüzde 4.8'lik bir reel artış kalıyor. Bu artış 2005'te yüzde 10 idi. Yani geçen yıl yurtiçi tasarruf artışı yarı yarıya azalmış durumda.
* Tablodan izlenebileceği gibi, YTL mevduatlara yönelme 2006 yılında hız kesse de sürmüş. Özellikle gerçek kişiler için YTL mevduat cazibesini koruyor.
* Döviz mevduatında önceki yıla göre tersine bir eğilim gelişmiş. Reel anlamda son yıllardaki azalma yerini geçen sene reel büyümeye bırakmış.
* Gerçek kişilerin hazine kağıdından kaçışı devam etmiş. Yüzde 24'lük azalmayı geçen yıl da yüzde 22'lik bir düşüş izlemiş. Bonotahvilde tüzel kişilerin payında küçük artışlar var.
* Yatırım fonları ve repo da makas değiştiren yatırım araçlarından. Yatırım fonlarında yüzde 30'a yakın bir küçülme yaşanırken repoda yüzde 35'lik artış kaydedildi.
* Emeklilik yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarının büyümesi de hız kesmiş.
Sonuçta tasarruflardaki reel yüzde 4'lük artış yüzde 6 artması beklenen milli gelir artışının altında kalıyor.

Madalyonun diğer yüzü
2005'te 357.1 milyar YTL olan tasurruflar 487.2 milyarlık milli gelirin yüzde 73.3'üne ulaşırken, 2006'da 410.2 milyar YTL tasarruflar 562.9 milyarlık milli gelirin yüzde 72.9'una indi. Yani tasarruflar gerçek anlamda artmıyor, azalıyor.
Bu da zaten dış tasarrufları kullanmamızdan görülüyor. Dış açığın milli gelirin yüzde 9'una doğru tırmanması yurtiçi tasarrufların yetersizliğini gösteriyor. Tasarruflar azalırken faizleri daha fazla düşüremedik, hatta dalgalanmayla sıçrattık bile.
Faiz yüksek mi, düşük mü sorusunun bir yanıtı da burada yatıyor. Gerçi yüksek reel faiz tasarrufları artırmak için yeterli değil ama gerekli bir ön koşul.

Sonuç
"Elin yetiyorsa başını kaşı" Türk Atasözü