İngiliz kızı da aldılar askere
Daha iyi bir hayata kavuşmak için devlet hemşireliği yerine, ordu hemşireliğini seçen bir İngiliz kızı, bugün zorunlu görev için gittiği Basra'da tercihinin bedelini ödüyor.
Komşu kızı neden Basra'ya gitti?
Daha iyi bir hayat için orduda hemşirelik yapmayı tercih eden İngiliz kızını, kapı komşusu Türk gazeteci anlatıyor.
Komşunun kızı geçtiğimiz ekim ayında Basra'ya gitti. Dört yıl önce orduya katılması sürpriz olmuştu. Geçen yıl Basra'ya gitme ihtimali ve ardından gitmesi şok etkisi yarattı hem bende hem de yakınlarında... Basra'da İngiliz ordusunda hemşirelik yapan komşu kızının mesajıyla bende bir merak başladı. Gazetecilik dürtüsüyle neden gitti, orada neler yapıyor, nerede kalıyor, annesi; 23 yaşındaki, yeni nişanlanan kızının Irak'ta yaralı askerlere hizmet etmesiyle ilgili ne hissediyor gibi aklımda beliren sorulara cevap aramaya başladım. Cevapları bulunca rahatlarım sanıyordum oysa öğrendiklerim daha da rahatsız etmeye başladı. Şimdi onları sizlerle paylaşırsam daha iyi gelecek gibi geliyor. Ben ilk tanıştığımda 18 yaşındaydı. Bir 'pub'ın muftağında çalışıyordu. Yemek yapılmasına yardım eder, bulaşıkları yıkardı. Asgari ücreti aşmayacak bir geliri vardı. Hayattan pek mutlu değildi. Üniversiteye gidecek cesareti yoktu. Bu hem ekonomik olarak külfetliydi hem de o, küçük bir yerleşim yerinden büyük şehre gelmenin ve işçi sınıfından olmanın verdiği eziklik psikolojisi içindeydi.
BİR PERİ MASALI Bir gün telefon açtığında "Orduya yazılmaya karar verdim. Orduda hemşire olacağım," dedi. Hayatıyla ilgili bir şeyler yapmak için bir gün bir karara varmasını umuyordum ama böylesini tahmin etmemiştim. "Neden ordu?" diye sorduğumda cevabı; "Dört yıl zorunlu eğitimden sonra bırakırım. Bu sırada ev sahibi olurum. Devlet hemşiresi olsam annem gibi hayatımın sonuna kadar sürüneceğim," oldu. Haksız değildi. Babasından ayrılan annesi, iki kızı tek başına zor şartlarda büyütmüştü. İlk yıl eğitimini tamamladıktan sonra mezuniyet törenine gittik. Soğuk ve yağmurlu bir günde beş saat süren töreni izlerken, her ne kadar vatanın onlara ihtiyacının olduğu iddia edilse de üniformaları içinde verilen komutla bir ileri bir geri yürüyen gençler iç burkucuydu. Aradan geçen üç yılda ordu hem para verdi hem de eğitim. Bir de üniversite diploması... Dört yıl önce hayatta hiçbir şeyi olmayan bu genç kız için rütbesinin verdiği güç, ayakta durabilmesi demekti. Ordudaki hemşirelik eğitiminin ilk yılında yeni bir arabası oldu, ödemeye başladığı evinin taksitlerinin yarısını dört yılın sonunda kapattı. Orduda tanıştığı deniz subayı erkek arkadaşıyla, bir hafta sonu için gittiği Paris'ten nişanlanarak döndü. Buraya kadar peri masalı devam etti ancak sıra, hayallerini gerçekleştirmesinin maddi dayanağı olan orduya borcunu ödemeye geldi.
BEDELİ ÖDEME SIRASI Londra'da geçen yaz, uzun ve normalden daha sıcaktı. Biz siviller hava ısındı diye sevinirken, izne gelen komşunun kızı huzursuzdu. İngiliz ordusu Afganistan ve Irak'taydı. Yaralı askerlerin hemşireye ihtiyacı vardı. İngiliz ordusundaki sağlık elemanının yarısından çoğu hemşirelerden oluştuğu için ilk mezunların kışlada çay içip, talim yapmak gibi bir lüksü yoktu. Bir gün sesi titreyerek, "Afganistan ya da Irak'a gitme ihtimalim var," dedi. Bir hafta sonra komşunun kızı Basra'ya, nişanlısı Afganistan'a gitti. Gitmeden birkaç gün önce annesiyle sohbet ediyordum. "Nasıl olsa altı ay," diyerek teselli verici sözler seçerken, kızı Basra'ya giden anne, benden daha katı kalpli çıktı. "Onca parayı aldılar. Görevidir. Gidecek tabii ki," dedi. Vatan sevgisi uğruna canını feda etmek dedikleri bu olsa gerek diye düşünürken, anne devam etti; "Geleceğini garanti altına aldı. Devlet hastanesinde hemşirelik yaparak ömrü boyunca bir ev için çalışacaktı, oysa şimdi 25 yaşında ev sahibi oluyor." Annenin katılığına katlanamayarak; "Kuzey İrlanda, diğer Avrupa ülkeleri ya da Cebelitarık gibi İngiliz askerlerinin bulunduğu savaş olmayan bir bölgeye gitseydi yüreğin daha rahat olurdu belki. Peki geldikten sonrası için endişelenmiyor musun?" diye sordum. "Gençliğimde benim de fırsatım olsaydı gitseydim keşke," demez mi. Komşunun kızı Basra'ya gideli üç ayı geçti. Altı ay için gitti ama bu süre uzatılabilir. Arada uydu telefonuyla iki dakikalık telefon görüşmesi için arıyor. Yeni yılda ona küçük bir hediye göndermek için annesinden adresini aldım. Gönderdiğimiz kart ve Ortadoğu Tarihi başlıklı kitaptan oluşan hediyesini alınca teşekkür e-maili gönderdi. Nişanlısına da Afganistan Tarihi kitabı gönderdik ama ondan henüz cevap gelmedi. Komşunun kızı zorunlu hizmetini tamamlayarak orduya borcunu ödedikten sonra kesinlikle askeri hemşire olarak kalmayacak. Hatta doğup büyüdüğü İngiltere'de bile kalmak istemiyor. Yeni Zelanda'ya yerleşme planları yapıyor.
Perihan KORKMAZ / LONDRA
|