| |
|
|
Savulun, Erdoğan geliyor!..
Bir kokteylde yanıma geldi Mustafa Oğuz .. "Yılbaşında Paris'teydim" dedi.. "Senin 'Cenazeye de saygı yok' yazını okuduğum günün akşamı, taksi ile gidiyoruz.. Bir ara trafik yavaşlar gibi oldu.. Baktım iki motosikletli polis elleri ile işaret ediyorlar, yavaşlamamız için.. Şöföre 'Ne var' dedim.. 'Başkan Chirac, Elize (Elysees) Sarayı'na giriyor' dedi.. Baktım.. Bir otomobil.. Yanında sadece iki motosiklet.. Avrupa Birliği'nin bir numaralı adamı, Fransa Başkanı Chirac, Paris sokaklarında gidiyor, kimsenin haberi yok.. Sadece saray kapısına giriş için dönerken, polisler akan trafiğe biraz yavaşlamasını işaret ediyorlar. Hepsi bu.." Batıda her zaman hepsi bu. Hep yaşadık.. Osmanlı için "Bon pour l'orient/ Doğu için geçerli" lafını icad eden millet Fransızlar.. Kızarız.. Ama Allah için söyleyin haksızlar mı?.. Cumartesi akşamı AKM'de bir gala var, La Bayadere.. Ece ile ona gideceğiz. Ortaköy'de buluştuk. Saat 7'de, "Hadi kalkalım" dedim.. Ece "Daha bir saat var" dedi.. "İyi ya işte" dedim.. "Orada bir yığın dosta rastlayacağız iki çift de laf ederiz, yarım saat.." Çıktık, trafik yürümüyor.. 20 dakika geçti, Çırağan Sarayı'nın önüne gelemedik.. "Herhalde orada bir davet var, dönen arabalar yolu tıkıyor" diye düşünüyorum.. Hayır.. Geldik ki, Çırağan bomboş.. Gıdım gıdım Beşiktaş'a vardık, yarım saatte.. Orada tam kilit.. Durduk resmen.. İleride ışıkları görüyorum. Bize yeşil oluyor, ama orada polisler var, yolun bize açılmasına izin vermiyorlar. Barbaros Bulvarı'na çıkan yol açık.. Oradan inen yol açık.. Biz Ortaköy'den gelenlere yol vermiyorlar.. Vakit geçiyor.. Bir saat evvel çıktığımız halde galayı kaçıracağız.. Bu arada, Ortaköy yolunda durdurulan otomobillerin tahammül mülkü yıkıldı. Kornalar başladı. Meydan yıkılıyor, polislerin kılı kıpırdamıyor.. Bize yolu açmıyorlar. Dayanamadım, arabadan fırladım.. Kavşağa koştum.. Polislere sordum.. "Sayın Cumhurbaşkanı geçecek" dediler.. Ters ters baktım yüzlerine.. " Sayın Cumhurbaşkanı yol kestirmez. Hatta kırmızıda durur bekler" dedim.. Tam o sırada, kıyamet koptu.. Yığınla koruma arabası, yığınla polis.. Bir konvoy.. Recep Tayyip Erdoğan geçiyor.. Düşünebiliyor musunuz?.. Başbakan 19.50 gibi geçecek, trafik saat 19.00'dan itibaren yolu kesmeye başlıyor.. Ne olur ne olmaz.. Başbakan hızla geçsin gitsin. Vatandaşın canı cehenneme.. Dünyanın hangi ülkesinde bu şarklılık kaldı?.. "Doğu için iyi.. Doğuda geçerli" diyen Batılı bize hâlâ şarklı muamelesi yapıp aşağılarken haksız mı?. "Bu kafayla mı Avrupa Birliği'ne gireceksiniz, padişah özentileri" derse kızma hakkımız olur mu?. Dahası var.. Başbakan geçti, bize nihayet izin verdiler.. Son gong çalarken AKM'nin kapısından nefes nefese girdik. Çünkü sıkıntı Beşiktaş'ta bitmedi. Oradan itibaren metre başına polis, metre başına kontrol.. Cevahir Otelin orada da yolu kesmişler.. Uysak yetişme imkânı yok.. Ercan bastı gaza aldırmadan.. Arkamızdan kurşun gelse maazallah.. Allahtan el kol sallamakla yetindiler.. Düşünebiliyor musunuz?. Başbakan İstanbul'da bir yerden öbürüne gidecek ya.. Saatler evvelinden İstanbul polisinin yarısı güzergâha diziliyor, metre ara ile.. Koruyacaklar.. Tüm trafik ekipleri Başbakanın yolunu kesen yolları durdurma görevi alıyorlar. Çünkü başbakanın arabasının önünde ve arkasında giden yığınla arabadaki yığınla güvenlik görevlisi yetmiyor yolu o an için açmaya ve korumaya.. Bu terör dünyasında Bush, Blair, Chirac, Merkel, ötekiler daha mı az tehdit altında.. Hangisinin ülkesinde böylesi bir saltanat şovu var?.. İşine bisikletle giden başbakanlar var, Avrupa'da.. Şarklı kafası.. Atatürk bizi Osmanlılıktan kurtarıp, çağdaş cumhuriyetçi beyinler yapmak için çok uğraştı.. Ama kafalardaki Sultan özentisini belli yenememişiz hâlâ.. "Demokrasi.. Demokrasi" diye durmadan yazıp biz cumhuriyetçilere hatta "Faşist"diyen demokrat kardeşlerim, halka rağmen, halka karşı bu saltanat gösterilerini niye bir gün eleştirmezler, onu da çok merak ediyorum.. Hani halkın hakları?..
|