'Barış olmadan asla...'
İktidar partisinin Meclis Grubu gündemi Ortadoğu... Bir kat yukarıdaki kulisinde ise KKTC Cumhurbaşkanlığı ile Türk Genelkurmayı arasında gerilime neden olan Lokmacı köprüsünün sökülmesi konusu tartışılıyor. Devlet eski Bakanlarından Vehbi Dinçerler ile Lokmacı üzerinde sohbet ederken, şeref kapısı önünde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü görüyoruz. Yanına gidip, Lokmacı konusunda kendilerine yöneltilen eleştirileri anımsatıyorum. "Ankara' da hükümet, KKTC Cumhurbaşkanlığı ile Genelkurmay' ı karşı karşıya bıraktı" eleştirilerine yanıtı kısa oluyor: "KKTC bizim tanıdığımız bir devlet. Onların içişlerine nasıl karışırız? Ne alakası var Genelkurmay ile karşı karşıya getirdiğimizin. KKTC devletinin aldığı bir karar; saygı göstermek zorundayız..."
Önce barış, sonra asker Lokmacı üst geçidinin kaldırılmasının bir planın parçası olduğuna dönük iddiaları anımsatıyorum. Köprünün kaldırılmasının ardından Lokmacı'daki tampon bölgeden, sonra da Lefkoşa'dan Türk askerinin çekilmesinin gündeme geleceğine dönük öngörülerin bulunduğunu söylüyorum. Gül, kararlı bir ses tonuyla şöyle diyor: "Ada' da barış sağlanmış, güvenlik tesis edilmiş mi ki asker çekilsin? Önce barış sağlansın, sonra asker konusu gündeme gelir. Ada' da barış sağlanmadan, güvenlik tesis edilmeden asker çekme olmaz. Asker, zaten barışı ve güvenliği tesis etmek için orada..."
Anne kalbi, işte... Sözleri bu kadarla kalıyor. Bu sırada bizim Metehan Demir ve Okan Müderrisoğlu da sohbete katılıyor. Metehan Demir, "Cumhurbaşkanlığına adaylığınızla ilgili yazılanlara tepki gösteriyordunuz; şimdi anneniz söyledi, kendisine ne dediniz" diye soruyor. Gül, gülerek yanıt veriyor: "Anne kalbi işte; sizin arkadaşlar da sıkıştırınca ne desin, tabii ki evladını en üst seviyelere layık görüyor; evladı için ne dilerse onu söylüyor..."
"Görüş ayrılığı yok..." AK Parti Grubu bittikten sonra kulis kapısında bu kez Başbakan Erdoğan ile karşılaşıp yürümeye başlıyoruz. Lokmacı konusundaki tartışmaları anımsattığımda, söze soruyla giriyor: "Tamam mı? Kaldırıldı bitti mi?" Köprünün sökülme işleminin başladığını belirtip soruyorum: "Genelkurmay Başkanlığı, daha önce Lokmacı ile ilgili size görüşünü bildirdiğini açıkladı. Buna rağmen Genelkurmay ile KKTC Cumhurbaşkanı arasında görüş ayrılığının nedeni neydi?" Erdoğan, şu yanıtı veriyor: "Hiçbir görüş ayrılığı yok. Ön görüşmelerle mesele çözüldü, görüş birliği sağlandı."
"Müdahil olamayız" Bundan sonrasında nasıl bir gelişme beklediğini sorduğumda da yanıtı şöyle oluyor: "KKTC bizim tanıdığımız bir ülke. KKTC' nin bir parlamentosu, cumhurbaşkanı, hükümeti yok mu? Onların aldığı bir karara biz buradan müdahil olursak bir başka ülkenin içişlerine karışmış olmaz mıyız? Zaten var olan bu konudaki iddialara prim vermez miyiz? Bu kararı KKTC devleti almış, biz garantör bir ülke olarak ona saygı göstermek zorundayız. Hayırlı olsun." Ankara'da hükümet, "karar KKTC' nin" yaklaşımı gösterse de Lokmacı tartışması bitecek gibi görünmüyor. Çünkü, Türkiye ve KKTC Kıbrıs sorununun çözümüne destekte, hep bir adım önde olma politikası ile hareket ederken, karşı taraftan herhangi bir adım gelmedi. Bu kez de gelmeyecek. Nitekim Rum kesimi lideri Papadopulos da dün bunu açıkça söyledi. Bu durumda, sürekli adım atan tarafın pozisyonu, bir süre sonra taviz veren noktasına gelecek ki; bu da çözüme katkı sağlamayacak.
|