SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Hem parası değer kaybeden hem borsası düşen tek ülke
Ekonomide beşinci büyüme yılını geride bıraktık. Her bakımdan en parlak olanı 2004 yılıydı. Yüzde 9.9'luk büyümeye karşılık finansal getirilerin en yüksek olduğu yıllardan birini yaşadık. Sonraki sene büyümenin hız kesmesine karşılık küresel sermaye etkisiyle finansal piyasalarda 2005 en yüksek kazancın sağlandığı yıl oldu. 2006'yı ise hem büyümenin hız kestiği hem de finansal getirilerin azaldığı, hatta zarara dönüştüğü bir sene olarak yaşadık. Öyle ki, kayda değer yabancı sermaye girişinin gerçekleştiği seçilmiş ülkeler arasında hem parası değer kaybeden hem de borsası düşen tek ülke Türkiye'ydi.
Kazanan ve kaybedenler Bitişikte yer alan tabloda yatırım araçlarının 2006'da yıllık yüzde 9.65'lik enflasyondan arındırılmış gerçek getirileri yer alıyor. Enflasyonun aralık ayında beklenenin altında çıkmasına ve 2006 yılını tek haneli olarak tamamlamasına karşılık geçmiş iki seneye göre yükselmesi, tasarruf sahiplerinin reel getirilerini azalttı, hatta negatife dönüştürdü. * Hisse senetlerinin üst üste dört yıllık pozitif getirisi 2006'da yüzde 10 düzeyinde negatife dönüştü. * Fonların getiri ortalaması enflasyonun altında kaldı. * Dövizde üst üste dört yıllık kayıp dönemi 2006'da mayıs-haziran dalgalanmasıyla kesildi. Türk Lirası'ndaki değerlenme 2006 yılında duruldu. Zaten bu durulmadır ki, enflasyonu yeniden çift haneli rakamlara yaklaştırdı. * İthal edildiği ve fiyatı yurtdışında belirlendiği için kurun artışından da olumlu etkilenen altın geçen yıl yatırımcısına en yüksek kazancı sağladı. * Yıl ortasına doğru yaşanan dalgalanmayla yükselen faizler bir daha eski düzeylerine inmedi. Hazine faizleri 7-8 puan, muvduat faizleri 2-3 puan arttı. Bu artışların etkisiyle hem hazine faizi, hem repo hem de tüm vadelerdeki muvduat faizlerinin getirisi, pozitif oldu. Tabii bu ortalama olarak böyle. Dalgalanma öncesinde uzun vadeli kağıt alanların faiz yükselmesinden dolayı belli bir gelir kaybına uğramadılar değil. Ancak geçmiş yıllara göre pozitif getirisini sürdüren tek yatırım aracı faiz veya YTL cinsi yatırım araçları oldu.
Türkiye neden ilk üçte? Yatırım araçlarının getirilerinde 2006'da meydana gelen değişikliklerde yabancı portföy yatırımları, hatta doğrudan yatırımları çok etkili oldu. İlk kez doğrudan yatırımlar için böyle bir ifade kullanıyoruz. Çünkü 2006'nın 10 aylık döneminde doğrudan sermaye girişi 15.8 milyar doları buldu. Portföy yatırımları yoluyla gelen sermaye azalarak da olsa sürdü. Nitekim bu sermayenin akışında kesilme korkusu mayıs-haziran dalgalanmasına yol açtı. Bu dalga ekonominin genel gidişini olduğu kadar finansal piyasaların olumlu seyrini de bozdu. Yine yukarıda seçilmiş bazı ülkelerin yer aldığı tablodan da izlenebileceği gibi, 2006 yılında Türkiye dünyada hem parasının değeri hem de borsası düşen tek ülke olarak dikkat çekiyor. Parası değer kaybeden ülkeler arasında ilk üçe girmesinde altı çizilmesi gereken nokta Türkiye'nin yüksek cari açık vermesi. Parası değer kaybeden diğer ülkelerin cari açıkları da yüksek. Ve buna karşı küresel sermaye hareketleri çok duyarlı.
En kritik yıl 2007'de eğer dış piyasalarda dalgalanma meydana gelirse en çok etkilenecek ülkelerden biri Türkiye olabilir. Çünkü küresel sermayenin korktuğunda kaçtığı ilk gelişmekte olan ülkelerin, cari açığı en yüksek ülkeler olduğu dikkati çekiyor. Bu durum, 2006'da yaşanarak görüldü. 2007'de de Türkiye'nin cari açığı çok daha yüksek ve milli gelirinin yüzde 9'una dayanmış durumda. Bu nedenle küresel dalgalanmanın çifte seçimin arifesine denk gelmesi etki gücünü daha artırabilir. Finansal yatırımcı açısından yurtdışı riskler yanında yurtiçi risklere karşı da en iyi önlem likit kalmak veya vadeyi kısaltmak. Çünkü 2001 sonrasının en kritik yılına girdik.
Sonuç "Hiçbir şey beklemeyin, sürprizlerle yaşayın" Alice Walker