| |
|
|
Bunları kim yetiştiriyor?
Siyaset bilimi hocası Prof. Toktamış Ateş, bu ülkenin en makul, en demokrat, en rahat diyalog kurulabilen Kemalistlerindendir. Prof. Ateş, Bugün gazetesindeki yazısında (04 Ocak) Cumhurbaşkanlığı forsunu irdeliyordu. Biliyorsunuz, bu forsta 16 tane yıldız vardır ve bu yıldızların tarihte kurulmuş 16 Türk devletini simgelediği söylenir. İşte bunu sorguluyor Ateş ve özetle diyor ki: * "Tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerinin sayısı 16'dan fazladır." * "Bizim Türk olduğunu öne sürdüğümüz bazı devletler (mesela Hunlar) aslında Türk değildir." Çeşitli örnekler verdikten sonra da ilginç bir anısını anlatıyor Prof. Ateş: "10-15 yıl önceydi. Özbekistan'dan gelen 100-150 kadar genç subay, Türkiye'de eğitiliyorlardı. ( Bunlara, ben de 8 saatlik bir yakın tarih eğitimi verdim. Harp Tarihi'nden bir kurmay albayla birlikteydik.) Ders sırasında, yanımdaki değerli subay meslektaşım, 'Sizler de Türksünüz' diyerek bir konu anlatmaya çalıştığı anda, amfide kıyamet koptu. Elleriyle sıralara vuruyor ve protesto ediyorlardı. Kıdemlileri, bu protestoyu kontrol etmekte çok zorlanmışlardı. Ve daha sonra, bizlere bir açıklama yapma gereksinimini duymuşlardı. ('Biz sizi, kendimize çok yakın buluyor ve çok seviyoruz' diyordu konuşan kıdemli, 'Ayrıca size, yardımlarınızdan ötürü minnet de duyuyoruz. Ama biz Türk değil, Özbek'iz.') Doğrusu, hem şaşırmış ve hem de hayal kırıklığına uğramıştık. Ama gerçek buydu ve alışmak zorundaydık."
Defalarca yazdığım gibi benim için sözleri, iddiaları, yorumları sorgulanmayacak, tartışılmayacak, eleştirilmeyecek kimse yoktur. Elbette buna Prof. Ateş de dahil Ancak burada Ateş'in dediklerini (örneğin, Özbekler, Türk mü, değil mi?) ele almayacağım. O ayrı bir tartışma konusu. Bunun yerine, Prof. Ateş'in köşe yazısına yer veren 'haber7.com' adlı internet sitesine gönderilen bazı yorumlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Üç tane mesajı, dilini düzeltmeden, aynen buraya alıyorum: Biri şöyle demiş: "Canın ünlü olmak istedi her halde. Rus emperyalizmi altında sömürülen,soysuzlaştırılan insanlardan ne beklenir. Sende Batı emperyalizminden etkilenmişsin ne olduğunu bilmiyorsun. Öğren profesörlük sökmez. Sağdaki çoban bile nerden geldiğini biliyor." Bir başkası: "Sen zavallı cahilden başka bir şey değilsin. Özbekler Türk değilmiş. Böyle bir iddiaya kargalar bile güler. Çok yazık adamın adı bir de Prof. Yazık çok yazık..." Diğeri: "Sende bu ülkede profesör olmuş böyle konuşuyorsun ya. Vallahi inandım bu ülke bizim (Türk'lerin) değil."
Tabii bütün mesajlar böyle değil. Gayet mantıklı, tutarlı ve daha önemlisi 'nazik-saygılı' biçimde, çeşitli kaynaklara (kitap, internet, gözlem, vs.) başvurarak, Prof. Ateş'in iddialarını destekleyen ya da eleştirenler de var. Benim sözüm yukarıdaki örneklerini verdiğim türden mesajları yazanlara... Hatta onlara bile değil: O küstahça, tutarsız, terbiyesiz, mantıksız, aşağılık mesajları yazanları kim yetiştiriyor? Öğretmenler! Tartışma adabına, eleştiri ahlâkına, en basit nezaket kurallarına dahi uymayan bu dangalakları siz mi yetiştiriyorsunuz? Siz değilseniz, kim? Makul bir cevabınız var mı bu sorulara? Not: "TV'den öğreniyorlar" diyerek sorumluluğu başkalarına atmaya kalkışırsanız; "Neden sizden değil de oradan öğreniyorlar" ve "Herkes TV izliyor, bazıları niye ağzını bozmuyor?" diye sorarım
|