kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Beypazarı'nın büyüsü var
Beypazarı'nın büyüsü var

Çocukluğunun geçtiği Beypazarı'nı ziyaret eden Filiz Akın, sıcakkanlı insanları, yemekleri ve telkarisiyle bu yöreye bir kez daha hayran kaldı.

Bir varmış bir yokmuş, Ankara'da yaşayan bir Leman Hanım'la Sami Bey varmış ve bunlar evlendiğinde tayinleri çıkınca Beypazarı'nda Nuri Çolakoğlu'nun dedesinin konağına yerleşmiş. Komşuları, konuşkan gelini çok sevmiş. Leman Hanım, hamileliğini bu evde yaşamış. Sadece doğum için Ankara'ya gidip tekrar oraya döndüğü için Beypazarı hâkiminin kızı Filiz, ilk mamasını burada yemiş. İlk adımlarını o evin avlusunda atmış. Sevgili Yavuz Donat, bu evin restore edildiğini öğrenmiş; "Hemşerileri Filiz Akın'ın hastalığına çok üzülmüşler, iyileşmesi için ona şifalı otlar hazırlamışlar, ama ona ulaşamıyorlarmış," diye bahsetmiş bir yazısında. Ama benim iyileşmem, sağlık koşulları, derken kısmet bu aymış. Yol arkadaşlarımız çok methini duydukları "Beypazarı'na gidelim, meşhur yemeklerinden tadalım," deyince "Bir dakika, orayla benim bir gönül bağım var! Habersiz gidip dönmeme kırılabilirler, ben bir bağlantı kurayım," dedim. Belediye Başkanı Avukat Mansur Yavaş Bey'le konuştuktan sonra heyecanla yola çıktık. Başkan çok özel biri, zaten Beypazarlılar ona tapıyor ve de haklılar. 'Geçmişe yolculuk', 'açık müze' gibi kavramları, 'hanımların pazarda evde yaptıkları her şeyi satıp üretime katılarak para kazanmaları' fikirlerini, hep o hayata geçirip onur belgeleriyle desteklemiş.

'İLLE DE DOLMA İSTERİM'
İlk önce Taş Mektep'te çoğunlukla ev hanımlarının hazırladığı efsanevi yemeklerinden tattık. Ben de annem bana hep "Sana ne mama yapayım?" dediği zaman neden "Domma," dediğimi, Amerika'da aylarca boğazımdan hiçbir şey geçmediğinde "Neyi özledin?" dendiğinde (Pek de fazla aklıma gelmez doğrusu) neden dolma (yaprak sarma) dediğimi bilmiyordum doğrusu. Orada anladım. Beypazarı dolmasını bir kere yiyen bir daha unutamazmış. Tarhana çorbası, güveç, kapama da çok güzel, ama ben dolmayı tenceresiyle önüme çekip öyle bir yedim ki arkadaşlar seyahat boyunca benimle dalga geçti. Serçe parmağımdan küçücük ve incecik yapraklara sarılmış, üstelik üstüne pişerken ekşili pekmez konarak tatlandırılmış şahane bir şey. Gezimiz boyunca bizi hiç yalnız bırakmayan Avukat Alaeddin Yıldız Bey, "Filiz Hanım suyundan da tadın mutlaka," deyince "Çatal değil, kaşıkla yiyorum o yüzden. Zaten suyu dahil hiçbir şey kalmadı tencerede," diye gösterdim. Sonra bizi oturduğumuz eve götürdüler. Yan kapısından girip avluya baktık. Abartmıyorum, hakikaten masal gibi geldi. Bakımlı, bakımsız bir sürü yeşillik, çiçekli, tavuklu, yarı kapalı küçük bir bahçe, üstünde tahta merdivenlerle çıkılan sedirli bir teras... Bahçe bitiminde antik çağdan kalma yıkık dökük bir hamam... Sönmez'e dönüp "Görüyor musun jakuzili konaklarda büyümüşüm ben," derken başımı öyle bir çarptım ki anlatamam! Sanki Tanrı bana "Şaka yapma, buraların kıymetini bil, herkese tanıt!" dermiş gibi oldu. Restorasyonu bitmiş evler, altı taş üstü ayrı kapılı, atlas yorganlı, gümüş işlemeli örtüleri ve dolaptaki giysileriyle gelin odaları, eski araç ve gereçleriyle mutfaklar, misafir odaları, kocaman fırınlar gördük konaklarda. Bir şey dikkatimizi çekti, tüm restorasyonlarda, projelerde, her şeyde Park Holding yani 'Turgay Ciner'in katkısıyla' yazısı var; hatta birlikte gezdiğimiz arkadaşlar, kendisini tebrik eden bir yazı gönderdi sanırım.

HAREMLİK SELAMLIK ODALAR
Abbas'ların konağında bir dolap vardı evin girişindeki müştemilatta. Pencereyi öyle bir kaplamışlar ki; fakir tenceresini koyuyor döndürüp mutfakta yemek koyup çevirdiklerinde, hiç kimseye görünüp mahcup olmadan alıyor ikram edileni. Evin içinde haremliğin selamlıkla ayrıldığı bölüm de varmış. Evde çalışan gençler, ufak notlar, mendiller koyarlarmış cilveleşmek için. Bir yeri gelince evdeki büyüklerin "Ben senin, ne dolaplar çevirdiğini bilirim," demeleri bu yüzdenmiş.
DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Müzik dünyasının yıl sonu karnesi
 Şarkılar AB'yi söyler
 Mutfaktan gelen gül kokusu
 Kelepir fiyata ünlü markalar
 'Biz fast food kıyafet üretmiyoruz'
 'İşim, tasarımın sınırlarını zorlamak' Modanın asi çocuğu...
 Her yaşın bir takısı var
 Mücevheri seviyoruz
 Sahalardan sokağa bir asırlık öykü
 Ayrıcalıklı olmak isteyenlere
 Lüksü seviyoruz
 Tasarımlarında ilham kaynağı İstanbul
 Kilim dokudum ayakkabıya, monta
 Kadınlar romantik, erkekler rahat
 İlyada'nın yazarı kim?
 Ablaların düğününde kardeşe sünnet
 Kazalara karşı bilinçleniyorlar
 Rock cephesinde son durum!
 'Erkekler bize çok şaşırıyor'
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
REFİK DURBAŞ
İcmal, icmalen, icmaliyye...
Genç okurlar yukarıdaki...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Her şeyin bir zamanı var
Bir süredir Simens küçük ev...
Bir zamanlar bir büyük savaş vardı
Bir zamanlar bir büyük savaş vardı
Son zamanlarda Türk filmlerinin çoğunun dağıtımcılığını yüklenen Özen...
Luc Besson bir masal dünyasına dalıyor
Luc Besson bir masal dünyasına dalıyor
Luc Besson'un karakterini oluşturan temel öğe artık iyice belirmiş...
Adını bilmediğin şeyi yememeli
Keyifle yediğiniz yiyeceklerin adlarını, duyduğumuz bazı mutfak...
Bu İngilizi çok sevdik
İngiliz toplum yaşamının vazgeçilmezlerinden olan pub'lar, 1990...
'Erkeği yoldan çıkaracak kadını içeri almamak lazım'
Hadi eller havaya! Haftanın konuğu gece hayatının kralı İzzet Çapa. Aslında o,...
'Herkes hastaneye çiçek götürür, ben hemen pijama dikip götürürüm'
En büyük hobisi arkadaşlarına kendi diktiklerini hediye etmek olan elektrik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.