|
Neşeli ve dişi bir kadınlar senfonisi
|
|
Pedro Almodovar'ın Cannes'da izlediğimiz ve hemen herkes gibi Altın Palmiye'nin en büyük adayı gördüğümüz filmini burada bir kez daha izlerken, ilk yargım pekişti: Bu film Almodovar'ın belki gerçekten de başyapıtı ve çeşitli özellikleriyle, son yılların en özgün filmlerinden biri. Görünürdeki 'hafiflik' sizi yanıltmasın... Birisi anlatsa komik, hatta grotesk bulacağınız bu karmaşık hikâye, İspanyol ustasının elinde öylesine kıvrak ve akışkan bir sinemasal serüvene dönüşüyor ki, şaşmamak mümkün değil. Ana-babalarını yıllar önce bir yangında kaybetmiş iki kız kardeş, yıllar sonra yalnız yaşayan teyzeleri Paula'yı ziyarete gelirler. Güzel, alımlı ve delişmen Raimunda'nın yine Paula adlı bir kızı vardır. Ablası, silik ve içedönük Sole ise hiç evlenmemiştir. Raimunda'nın yeni eşi, kızı Paula'ya tecavüze kalkışır ve onun tarafından bıçakla öldürülür. Ana-kız cesedi bir buz dolabına saklarlar. O arada, teyze Paula'nın ölüm haberi gelir. Aynı anda, teyzenin evinde yaşadığı sanılan bir hayalet ortaya çıkar. Bu, kız kardeşlerin yangında ölmüş gitmiş annelerinden başkası değildir. Peki, bu 'dönüşün' nedeni nedir? Kadın niye yıllar sonra kızlarına görünmeyi seçmiştir? Almodovar, bize yine tam bir kadınlar filmi sunuyor. Türlü-çeşitli, yaşlı-genç kadınlar, İspanya'nın cazibeli ama aynı zamanda biraz erkeksi, çilekeş, çok görüp yaşamış kadınları... Konu ister mezar temizlemek, ister 30 kişiye birden yemek çıkarmak, ister bir hayaletle başa çıkmak, isterse bir suçu ortadan kaldırmak olsun... Onlar, erkeklerin sadece aksesuar olarak yer aldıkları bu dünyada hemen bir araya geliyor ve cinslerini korumak için müthiş bir işbirliğine girişiyorlar. Filmin erkekleri genelde yakışıklı, çekici. Ama aynı ölçüde güvenilmez, hatta tehlikeli. Almodovar bir kez daha kadınlar ve erkekler dünyasına ve dünya tarihi kadar eski ilişkilerine, kesinkes kadınlar cephesinden bakıyor ve tüm sempatisini, ilgisini, şefkatini onlara yöneltiyor. Yönetmen, ayrıca sinema türleriyle neşeli bir oyuna kalkışıyor. Bir mezarlık sahnesinde adeta bir müzikal gibi açılan film, sırasıyla cinayet melodramı, aşk filmi, polisiye gerilim, fantastik sinema gibi türlere ustalıkla yanaşıyor, hepsinden besleniyor. Ama kendi soluğunu almayı da biliyor. Sanki eski bir operetin inişli-çıkışlı ve sürprizli entrikası, Almodovar'ın elinde çağdaş bir sinema başyapıtının malzemesi oluyor. Tüm kadın oyuncular (Cannes'da topluca ödül almışlardı), bu son derece özgün filme keyifli bir dişilik katıyorlar. Ama annede deneyimli Carmen Maura'ya, Sole'de Lola Duenas'a, yaşlı teyzede Yohana Cobo'ya ve elbette Penelope Cruz'a özel bir övgü. Almodovar'ın görünürdeki yumuşaklık, neşeli operet havası ve Latin mizahı ardında, tekrar edelim, son derece egemen olduğu bir sinema duygusu ve keskin bir cesareti var. Usta bir orkestra şefinin yönettiği bu neşeli ve dişi senfoniyi kesinlikle kaçırmayın...
DÖNÜŞ * * * * (Volver) Yönetim ve senaryo: Pedro Almodovar Görüntü: Jose Luis Alcaine Müzik: Alberto İglesias Oyuncular: Penelope Cruz, Carmen Maura, Lola Duenas, Blanca Portillo, Yohana Cobo, Chus Lampreave, Carlos Bianco/ İspanyol filmi.
|