 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ASA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Ecevit'in cenazesini planlarken
Zarafeti, hümanizmi ve ilkeleriyle Bülent Ecevit'in ölümü, Türkiye'de bir dönemin bir daha gelmemek üzere kapandığını hatırlattı hepimize. Dün Ankara, gerçekten yastaydı. Fikirlerine katılın ya da katılmayın, herkesin kabul ettiği, Karaoğlan'ın, siyasette artık kaybolan bir "stil", yok olan bir nezaketin sembolü olduğuydu. Bu yüzden de arkasından ağlayanlar, timsah gözyaşları değil gerçek gözyaşı döktü. Ecevit'in sembolize ettiği o siyasi adap, nice zamandır yerini daha sert, daha kuralsız bir siyaset mekanizmasına bırakmış durumda. Önümüzdeki aylar, bu yeni iklimin yarattığı sert rüzgarlarla gergin, bazen tahammül sınırlarımızı zorlayan kavgalarla geçecek. Korkarım bunun ilk örneğini de önümüzdeki günlerde yaşayacağız. Bülent Ecevit'in cenazesinin ne zaman kalkacağı bile tartışma konusu olmuş durumda. Ecevit'in hayat arkadaşı Rahşan Hanım, cenazenin cumartesi günü kalkmasını istiyor. Bunun için kendine göre sebepleri var. Ancak dün kendisini Oran'daki evinde ziyaret eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in "Neden cumartesi?" sorusuna "Çünkü bu hükümet memurun cenazeye katılmasına izin vermez" yanıtını verdi. Rahşan Hanım'ın çevresine ettiği sözlerden anlıyoruz ki, eşinin ölümünden biraz da hükümeti sorumlu tutuyor. Bu yüzden de cenazenin hükümet karşıtı "sol ve laik" gövde gösterisine dönüşmesini, eşinin anısına saygısızlık değil tam tersine onun "mirasına sahip çıkmak" olarak yorumlayacaktır. Aynı şekilde AK Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasının Türkiye için "tehlike" olduğunu düşünen siyasi ekol, Ecevit'in cenazesini hükümet karşıtı laik bir gövde gösterisine dönüştürme, buradan bir ivme yakalayarak daha geniş bir koalisyon kurma çabasında. Amaç, geçen cumartesi Ankara'da yapılan yürüyüşü aynı sloganlarla bir hafta sonra, bu kez yüz binleri toplayarak gerçekleştirmek. Hükümet karşıtı bir rüzgar yaratılırsa, bunun eninde sonunda Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını engelleyeceği beklentisi var bu cephede. Hükümet ise nispeten rahat. Öncelikle tercihleri, cenazenin bir an önce olması, AK Parti cumartesi günkü kongresine denk gelmemesi. Cenazenin "mitingleşmesi" konusunda ise, "Böyle üç beş yürüyüş daha olur, ancak taban bulamaz" görüşü hakim. AK Partililer, bir zamandır ocak ve şubat aylarında bu tarz toplu gösteriler beklediklerini söylüyorlar. Ancak bu, "elitlere rağmen" iktidara geldiğini düşünen bir siyasi hareket. "Halk" ve "elit" arasında derin bir uçurum olduğunu, halkın kendilerini anladığı, elitlerin düşman olduğu görüşündeler. Cumartesi günü Anıtkabir'e yürüyüp "Mollalar İran'a" sloganı atan şık bay ve bayanları, halk değil AK Parti'ye genetik bir alerjisi olan ve her koşulda kazanmaları mümkün olmayan "krem tabakası" olarak görüyorlar. Bu yüzden de oradan gelecek seslere kulak tıkayacaklardır. İşte maalesef bu ortamda cepheleşen Türkiye, Ecevit'i gömerken onun siyasi nezaketini de gömmeye, el ele tutuşmak yerine köprüleri atmaya, aydınlık değil daha bulanık ve gerilimli günlere yelken açmaya kararlı.
|
|
 |
|
|